ankara

• (ozellikle maraş depreminden sonra) trafigi adami hasta eden, yokuş çıkarken yolda kasisleri olan(bundaki amaci cok merak ediyorum), duz yolda çukurlara gire çıka gidilen şehir. 2000 yıl önce roma imparatorluğunun yaptığı yollar çankaya yollarindan daha iyi olabilir. çok şehir gördüm bu kadar kötü yol hiç bi yerde görmedim.
• bugün kaç dereceydi bilmiyorum ama öğleden sonra yarım saat yürüdüğüm için neredeyse beni öldürecek olan şehir. soğuğunun gözünü seveyim de sıcağı çekilmiyor.
• soğuğunu özleten boktan şehir. doğru düzgün kış bile olmadı. yazın geçen yazdan daha leş sıcaklara sahip olacak.
• ankara deyince ilk aklıma gelen iki şey şunlar oluyor nedense..
  biri (bkz: özge piknik)
  diğeri (bkz: arjantin pide kebap)
• arada mecburi ziyaret etmek zorunda kaldığım şehir. ama içinde su olmayan şehirleri sevmiyorum. lütfen kişisel algılama bebeğim. sorun sende değil bende. kalbimin eskişehir’e doğru akmasına engel olamıyorum.
• sıkıcılıktan insanı boğan yer. tez kurtulmak ümidiyle. amen.
• ilklerde sıkıcı gelen, ama kendine bir şekilde alıştıran, ayrılmak istenmeyen, ayrılanlar için geri dönülmeye çalışılan, insan girdabı şehir
• toplu taşıması sik gibidir.
• bu havada radyoda mustafa sandal- dağlar dağlar eşliğinde sizi sadece göle götürebilecek şehir. buna da şükür diyelim tabi.
• şu şarkının, şu dizelerinde mevzubahis olan şehir:
  
  sen bilmezsin alırım haberini
  yollara küsmüşsün hissettin mi gittiğimi?
  buralar cehennem oldu inan bana
  yanıp kavrulsam da seninle güzel ankara
  seninle güzel ankara..
  
  ayrıca: ulus, kızılay, sıhhiye, çankaya, anıtkabir, tdk, ttk, ayk, tübitak, kurtuluş savaşı müzesi ve diğer müzeler, tbmm, aşti, metro, 501 belediye otobüsü, akıncı, karanfil sokak, dost kitabevi, abbas waffle, kızılay avm, ankamall.. aklıma gelenler.