hesabın var mı? giriş yap

  • hayatımın üç koca yılını harcadığım faaliyetler bütünü (14-17 yaş aralığı). allah belasını versin böyle işin... mahalledeki elektrik trafosunun içinde birleşik kaplar deneyi yaptım, belki yüksek düzeyde elektrik akımına tutulursam süper güçlerim olur diye düşünmüştüm. deney, bekçinin beni kovalamasıyla sonuçlandı. hıfzıssıhha'ya gittim; hormonlu tavuklarla, koyunlarla kucak kucağa uyudum. acımasızca dövdüler...

    onlar olmadı tübitak'ta çalışan arakadaşlarımın yanına gittim ve bir bardak suyun üzerine a4 kağıdı kapatıp bardağı ters tuttum. sözelci olduğum için* bildiğim bir kaç deneyden biriydi bu. su dökülmedi ama amacıma da ulaşamadım... gamma ışını, beta ışını, radyasyonlu börtü böcek varsa gönüllü deney olayım dedim, annemi babamı çağırdılar. çok acılar çektim... çok acılar çektim ama yılmadım demeyi çok isterdim. ama yıldım tabii, çünkü sözelci olduğum için* çok fazla deney gelmedi aklıma. bir de yetkililerin davranışları beni üzdü. bu ülkede bilim yapmak gerçekten çok zor... bu kafayla da bizden nah süper kahraman çıkar.

    *not: sözelci olduğum için öss'de biyoloji sorulardan yaptım birkaç tane. çünkü sözelcilier aslında birkaç biyoloji sorusu yapabilir, çünkü o da sözel bir konu gibi biraz.

  • camurun insan bedeni haline geldigine inanan ama buna inanmayanlar var, ustelik evrim insanin maymundan geldigini soyler saniyorlar israrla.

  • su bükücüler su bükemez. ateş ulusu dünyaya hakim olur. ama ateş ulusu komutanı bilmez ki ay onlara da lazımdır.

  • *bilinen en uzak galaksi: egs-zs8-1. bu bebek 13,1 milyar ışık yılı uzaklıkta.

    *4 yıldır merkür yörüngesindeki messenger'ın, yakıtı bitince merkür yüzeyine yaptığı ölüm dalışı öncesi aldığı son fotoğraf bu olmuş. rip messenger.

    *bir exoplanet*'in yüzeyinden yansıyan ışık ilk kez görülebilir spektrumda tespit edildi. gezegenin adı 51 pegasi b. kendisi şöyle bi' arkadaş.

    *güneş sistemi'nin bilinen en yüksek dağı olympus mons. mars'ta bulunuyor ve everest'ten 3 kez daha büyük.

    *güneş'e çok yakın olduğu için kömüre döndüğünü düşündüğüm merkür yüzeyini meğerse kuyruklu yıldızlar siyaha boyuyormuş.

    *bir yıldızın doğum anı şöyle görüntülenmiş.

    *uzayda herhangi bir uzay aracına bağlı olmadan yapılan ilk serbest uçuşu bruce mccandless 1984'te böyle gerçekleştirmiş. en çok kıskandığım insanlar top 10 listemde kendisinin de adı yazıyor.

    *new york'ta çok ilginç bir şekilde 4 tane gökkuşağı aynı anda görülmüş. bunun nasıl mümkün olabileceğini meteoroloji uzmanı paul neiman şöyle açıklıyor.

    *2006 yılında yola çıkan new horizons uzay aracının 3 milyar kilometre yol alarak plüton'a varmasına sadece 2 ay kaldı. 14 temmuz'da orada olacağı tahmin ediliyor. ayrıca nasa, new horizons'ın plüton yüzeyinde keşfedeceği yeni yerler için isim önerilerinizi bekliyor. ben müthiş bir yaratıcılık örneği göstererek kendi adımı önerdim.*

    debe edit'i: orion telescopes'un inanılmaz yaratıcı reklam afişleri: 123

    üzgünüm edit'i: isim kampanyası 24 nisan'da sona ermiş.

  • anlamadığım nokta hangi ırktan olduklarını öğrendiklerinde neden duygusallaşıp gözyaşı döktükleri. şimdi ben %60 alman olduğumu falan öğrensem, sadece vay babayn kemiğine der şaşırırım.

  • ülkemizde süt kardeşler filmiyle ünlü olmuş efsanevî yaratık.
    kitap okumayı seven bir millet olsaydık hüseyin rahmi gürpınar'ın gulyabani adlı eseriyle de çok önceden şöhret kazanabilirdi.

    devam edelim...

    arap mitolojisinde bahsi geçen korkunç bir yaratık vardır: gûl.

    her renge ve şekle girebilen, çöllerde gezen, korkunç suratlı, uzun boylu bir canavardır. şekil değiştiği zaman sadece ayakları değişmez. at toynağına benzer ayakları.

    dünyadaki bütün milletlerin mitolojilerinde birbirlerine benzeyen varlıklar vardır. işte araplar, bu gûl adındaki yaratığın aslında insanlara güzel görünmek niyetiyle kadın kılığına giren bir cinden meydana geldiğine inanırlar. yani gûl, kadındır. bu söylence anadolu topraklarına yani türklere, albastı şeklinde geçer.
    albastı da kadındır.

    gûl ve albastı arasında birçok benzer yan vardır. sadece bizim efsanelerimizde değil birçok millette de bu şekildedir.

    araplar; gûl adlı dişi yaratığın, çocukları ve kadavraları yediğine, at kuyruğu örmeyi sevdiğine inanırlardı.

    türkler, albastı adlı dişi yaratığın lohusa kadınları ve bebeklerini öldürüp yediğine, at kuyruğu örmeyi sevdiğine inanırlardı.

    yunanlar, lamia adlı dişi yaratığın hamile kadınları ve bebekleri öldürdüğüne ve kanlarını içtiğine inanırlardı.

    slavlar, baba yaga adlı dişi yaratığın insanları öldürüp yediğine ve kemiklerini de evinin etrafına dizdiğine inanırlardı.

    japonlar, jorogumo adlı yaratığın güzel kadın şekline girip* erkekleri kandırarak yakaladıktan sonra onları yediğine inanırlardı.

    ayrıca azerilerde, taciklerde, iranlılarda ve kırgızlarda da guleybanı, gulbiyaban, gulyavanı gibi isimlerle anılır bu yaratık ve yine kadındır.

    gûlyabani hususunda tüm bu mitolojilerde en büyük ortak nokta ise bu yaratığın yalnız bulunan kişilere zarar veriyor olmasıdır.

    ayrıca gûlyabani, anadolu efsanelerinde başlı başına da yer edinmiş ve bu sefer erkek sûretinde, ayaklarına kadar uzanan sakalıyla tasvir edilmiştir.

  • şu tweette görülebilecek olan haldir.

    düşünün 12 bin yıllık bir tarihi esersiniz, emevilerden tutun osmanlıya kadar birçok devlet görmüşsünüz, yüzlerce savaşa tanıklık etmişsiniz hiçbiri yıkamamış sizi binlerce yıldır hâlâ ayaktasınız. 2010’lu yıllarda badem bıyıklının biri çıkıp ben burayı yıkıp baraj yapıyorum diyor ve dinamitlerle patlatılıp koca medeniyet olarak sular altında bırakılıyorsunuz.

    binlerce yıllık tarih nasıl yok edilir işte böyle yok edilir.

    doğaya, tarihi eserlere nasıl bu kadar düşman oluyorlar aklım almıyor. ülkenin en güzel ormanları kesiliyor maden firmalarına peşkeş çekiliyor. ülkenin en güzel vadileri 40-50 yıl sonra atıl olup beton çöplüğüne dönüşecek barajlara teslim ediliyor. ülkenin en güzel sahilleri birkaç otel sahibine veriliyor. ülkenin en güzel yayları buraya duble yol yapacağız denilerek katlediliyor. şehirdeki nefes alınacak ender yerler ranta açılıyor...

    bir medeniyet yok oldu onu görebilenler ne şanslı

    debe editi: neden başlık taşındı ki ? * *

  • gerçekten bizlere ders vermiş ülke. yukarıda yazılmış 52 kişilik bir ekip daha geliyor.

    polonya devleti tarafından gönderilen deprem arama kurtarma ekibi, adıyaman'ın besni ilçesine ilk gittiklerinde o bölgede tek çalışan ekiptiler. polonya bir deprem bölgesi değil, deprem ne onu bile bilmiyorlar. ama gönderdikleri ekip tam teçhizatlı, kendi starlinklerini kurdular ve komutanları andrzej bartkowiak aracılığı ile twitter üzerinden sürekli bilgilendirme yapıyorlar.

    ne diyim ne söyleyeyim bilmiyorum. polonyalılar cidden deprem ne bilmeyen tanımayan bir ülke. ama bu efektif çalışma, bilgilendirme, duruş, sahiplenme...