hesabın var mı? giriş yap

  • bir yanım " herşeyi boşver , yan gel yat " derken diğer yanım " hay ağzını öpeyim ne güzel dedin öyle " diyor.

    debe editi : teşekkürler ekşi sözlük ahalisi , teşekkürler türkiye , teşekkürler uzak diyarların insanları .. bali bir iyiliğim dokunsun .. ama önce uyuyayım :)

  • bu akşam iş çıkışı markete uğradım. balık reyonu göz kırpınca bir dilim somon ve salata malzemelerini kapıp geldim eve.
    balıklar fırına girerken daha bir duble rakı koyayım dedim kendime. salatayı yaptım, peyniri çıkardım. sonra kendime, evime, burada geçirdiğim her bir güne kadeh kaldırdım. hayatımda en az balığın yanındaki rakı kadar güzel olan ne varsa onların şerefine kadeh kaldırdım.
    yalnız değilim, mutsuz değilim... güzelliklere içelim dedim bugün de...

  • 60 olabilir. bilemedim. belki de 70...

    ömrünü sizinle geçirmiş, size evlatlar vermiş, bayat esprilerinize bir ömür gülmüş, sizi olabileceğiniz en iyi versiyonunuza çevirmiş...

    ve bunların hepsini sadece sizi sevdiği için yapmış kadını, kucağında torununuzla otururken seyreder ve içinizden söylersiniz, "ne güzel kadın ya bu" diye.

    evet, bir kiza öyle aşık olun ki, hiçbir kadın ona olan sevginizi kendi güzelliğiyle satın alamasin. yaslaninca kaybedeceği fiziksel çekiciliğine, geçmiş günler hatırına katlanmayin. o günleri görmek zaten asıl amaciniz olsun. bugün ona sarilinca düne ve yarina da sarılmış gibi hissedin.

    bir kadına olan sevginiz güzellik anlayışınızı bu tür bir noktaya getirmiyorsa evlenmeyin o kadinla siz. çünkü aşık falan degilsiniz.

  • israil askeri güçleri tarafından geliştirilen bir savaş sanatı tekniği olan krav maga hocası enis tayman'ın bomba patlamasından korunma konusundaki tavsiyeleri şu şekildedir.

    bir bombanın patlayacağından şüphe ettiyseniz ya da eminseniz aşağıdaki noktalara uymanız hayatta kalma şansınızı artıracaktır.

    1. bombaya asla ayakta yakalanmamaya çalışın. bomba, patladığı noktadan itibaren v işareti çizerek etki yapar. bomba uyarısı varsa ve patlayacaksa en az 20-25 metre uzaklaşmaya çalışın ve hesaplayabiliyorsanız başınız ters yöne gelecek şekilde hemen yüzükoyun yere uzanın. kollarınızla başınızı koruyun. bacaklarınızı uzatın ve çapraz olarak birleştirin. bu sayede ayakkabı tabanlarınız şarapnellere karşı (az da olsa ) kalkan oluşturabilir. bacaklarınızı çapraz olarak birleştirmeniz savrulmanızı zorlaştırır ve kasık bölgesini korur.

    2. patlama anında ağzınızı açık tutun. böylece patlamadan kaynaklanan basıncın ciğerlerinize baskısını azaltmış olursunuz.

    3. yapabiliyorsanız patlama anı ve sonraki yarım dakika içinde nefes almamaya çalışın. yapabiliyorsanız nefessiz kalma sürenizi uzatın. patlayıcının kimyasal etkisi ve patlamanın yarattığı sıcak hava ciğerlerinize zarar verebilir.

    4. bomba patladıktan sonra ilk şok üzerinize gelecektir. açık alandaysanız, şokun ardından bir kaç saniye daha bekleyin. çünkü o sırada havada uçuşan parçalar olacaktır.

    5. içinizden ona kadar sayın sonra kalkabiliyorsanız kalkın ve uzaklaşın. bombaya yakınsanız ve kurtulduysanız ayağa kalkmadan temiz havaya ulaşıncaya kadar yerde hareket edin. sakın sürünmeyin. çünkü yerler pek çok parça ile dolu olacaktır ve siz süründükçe bunlar vücudunuzu parçalayacaktır. sürünmek yerine dirseğiniz üzerinde yükselin ve bir bacağınızı kaldırarak kendinizi itin. bu şekilde temiz havaya ulaşıncaya kadar ilerlemeye çalışın ve bu ana kadar yapabiliyorsanız nefes almayın veya çok az nefes alın.

    6. temiz havaya ulaşabilirseniz ayağa kalkın ve hemen insanların az olduğu bölgeye doğru ilerleyin. (bombacıya doğru değil tabii) çünkü ikinci bir bomba olabilir ve büyük ihtimalle insanların yoğunlaştığı yerde patlayacaktır.

    7. güvenli mesafeye ulaştıktan sonra (ortalama 50-100 metre) bedeninizi kontrol edin. panikle yaralarınızı fark etmeyebilirsiniz.

    8. yanınızda çocuğunuz varsa onun üzerine yatın ve madde 1'deki gibi pozisyon alın.

    9. bombadan korunmak adına bir sütunun arkasına geçmeyi düşünebilirsiniz. ancak bu sütunun önünde bir duvar varsa başınız daha büyük belaya girecek demektir. çünkü bombanın şok dalgası duvardan seker ve direkt üzerinize biner.

    10. kendinizi tamamen güvene aldıktan sonra insanlara yardım etmeyi unutmayın.

  • siz hiç kalbinizden taşan sevgilinizin bir başka aşk için ağladığını gördünüz mü?

    ben gördüm, bir kere.

    çok ağlanırsa kör olunur mu? bilen vara yazsın bana, neyse.

    bir aylık bir amerika tatili idi sadece. gözleri parlamıştı böyle bir imkan doğdu gitmeli miyim sence derken. hayatımda hiç kimseyi öyle yüreklendirmemiştim sanırım, kendim de dahil.

    her şey bu tatille başladı, hayatımın bu kadar boka saracağı hiç aklıma gelmezdi, felaketlerin bir alıştırma dönemi olmalıydı bana göre, böylesi zalimlikti.

    siz hiç alkolle arası iyi olmayan sevgilinizi zil zurna sarhoş bir bar köşesinde ağlarken buldunuz mu?

    ben buldum, bir kere.

    ıslak suratını omzuma gömüp "çok canım yanıyor" dedi. bende can kalmadı diyemedim.

    ellerimi tutup "ben başkasına aşık oldum" dedi. ben bir daha sevemem diyemedim.

    tüm renkler soldu, etraftaki tüm ışıklar söndü, ben karanlıktan korkuyordum ve elimi bir başkasına aşık bir adam tutuyordu. dramın dibi.

    tekrar omzuma gömülüp hıçkırıklarla ağlarken "sana bunu nasıl yaparım, ama aşık oldum, nasıl yaparım" diye boğuk bir sesle nefesini gömleğimden içerilere kadar üflüyordu hırsla.

    fıtı fıtı fıtı, çok duygusallaştım, tamam neyse, git ve mutlu ol dedim, evet ellerimle ittim onu, başta direndi sonra bir kelebek gibi süzüldü canını yediğim.

    bazen aşk gider, anılar kalır. bazı sevgililer başkalarına aşık olabilir ve siz bir daha sevemeyebilirsiniz.

    elimi tutabilirsiniz.

  • kral arthur efsanesinde ve büyük şarlatan geoffrey'nin britanya krallarının tarihi isimli kitabında sıklıkla bahsettiği gizemli ada.. hristiyanlık öncesi druid rahip ve rahibelerine ev sahipliği yapan ingiltere, hristiyanlık ve pek tabi ki kan dökücü zulmü ile kilisenin ingiliz topraklarını ruhani açıdan fethetmesi sonrasında, druid rahip ve rahibelerinin gizlendiği son konak ve hristiyan keşişlerinin saldırısına uğrayacakları korkusu ile adayı sisler arasında kaybederek yaşamaya ve dinlerini yaşatmaya devam ettiklerine inanılan yerdir.

    efsaneye göre kral arthur tarafından kayadan çıkarılan excalibur isimli kılıç, avalon adasından çıkarılan demir madeni ile yapılmıştır.. yine bir diğer önemli husus, kral arthur'un ölümcül bir yara alması sonucu bu cenneti andıran, yiyeceklerin armut piş ağzıma düş dercesine kendinden yetiştiği avalona giderek iyileştiği ve ingiltere'nin ilk yerleşimcileri britonların başlarının sıkıştığı anda yeniden döneceği kehanetidir.

  • önce lümpenlik ardından sınıf bilincinin dini aidiyete tahvili

    batıda da sanayi devriminin başlamasının ardından kırsaldan kentlere akın başlar. seri üretimle beraber, zanaatkarlar işçiye dönüşmüş ve gelirleri düşmüştür. şehirlerde, barınma problemi olan, fakir yığınlar birikmeye başlamıştır. artık şehirlerde yeni bir sınıf vardır: işçi sınıfı.

    ingiltere'de işçi mahallesi

    ingiltere'deki işçiler çok önemli bir talep ile gelirler: çalışma saatlerinin sekiz saat ile sınırlanması.

    sekiz saat çalış. sekiz saat dinlen. sekiz saat eğlen

    bu, 1. sosyalist enternasyonalin de en önemli talebi olur. firavunun kölelerinden beri en önemli işçi hakkı, boş zamandır. nitekim musa, insanlara şabat gününü müjdelemiştir.

    19. yy kapanıp, 20. yy başlar iken, işçiler, çalışma sürelerinin sekiz saat ile sınırlanması için eylemler yapıyordu.

    8 saat yürüyüşü

    20. yüzyılın başında işçilerin boş zamanı, ideolojilerin kendilerini tanımladığı bir alan haline geldi.

    misal nazi almanyası'nda, kraft durch freude (neşeden gelen güç) isimli bir devlet kurumu kurulur. bu kurum, işçiler için tenis kursları düzenlemekte, işyerlerinde işcilere dans ve tiyatro dersleri vermektedir. tahmin edersiniz ki bunların hepsi aslında birer küçük burjuva alışkanlığıdır. ve aslında fakir ve eğitimsiz yığınları, kültürel olarak orta sınıflaştırma çabasıdır.

    dans dersi

    sscb'nin en ünlü, bas bariton vokali leonid kharitonov, aslında kaynak ustasıdır. işçi korolarından yükselmiş, işçi korosu yetersiz kaldığında ise moskova konservatuarına yönlendirilmiştir.

    leonid kharionov

    amerika'da ise hollywood iş başındadır. benim ilk aklıma gelen film, piknik. bu filmin yarım saatinde kadrajda bir piknik sepeti vardır ve izleyicilere piknik sepetinin nasıl hazırlanacağı öğretilir. yine ikinci dünya savaşı sonrasındaki amerikan mecmualarına bakarsanız, "tekne almanın püf noktaları" gibi konular görürsünüz. bilal'e anlatılır gibi, sandal alırken nelere bakmalı, sandalla denize açılırken nelere dikkat etmeli, denize açılmadan önce ne gibi hazırlıklar yapılmalı gibi bilgiler yer alır.

    piknik

    ortadoğu'da ise aslında daha ilginç bir deneyim vardır. israil ve kollektif tarım köyleri olan kibbutzlar.

    kibbutz

    bu politik aygıtların tümü, aslında o fakir yığınları kültürel olarak orta sınıflaştırma görevini yerine getirmiştir. nitekim, türkiye'de de nazilli dokuma fabrikasının sinema salonu gibi devlet işletmelerinin sosyal tesislerini veya köy enstitülerini bu çerçevede görmek lazım.

    ancak türkiye'nin "ırgata mandolin ne gerek" diyerek geri adım atması var.

    20. yüzylılın ikinci yarısından sonra, köyden kente başlayan göç, lümpen yığınların oluşmasına neden olmuştur. atölyemde çalışan tornacı. delikanlı erzurum'un köyünden gelmiş. sanayi de zaten kadın çalışmıyor. zaten delikanlının mesai saatleri çok uzun. bağlama kursu gibi bir kültürel ihtiyacı da yok. hobiyi geçtim çok daha temel bir soru var: bu delikanlı karşı cins ile nerede tanışacak? becerebildiği tek şey pazar günü kartal sahiline gidip, sahilde yürüyen kızlara " senin amını bızırını yerim" diye laf atmak.

    bunlar önemli farklardır. bir tarafta nazilli dokuma fabrikasında karısını koluna takıp sinemaya giden işçi var. bugün izmir'deki fönlü saçlı cehapeli teyzeler, işte o dokuma fabrikasında karısını koluna takıp sinemaya giden işçilerin kızları.

    diğer tarafta ise kocaeli sakarya düzce şeytan üçgeni var. burası da sanayi bölgesi ama çıkardığı profil, sedat peker ve yeğenleri.

    ***
    sınıf bilinci geliştirmeyen adamlar, müslüman oldukları için ezildiklerini savunur olmuşlardı. geldiğimiz noktada ise alamadığınız her sulu boya, her kamp malzemesi, minik berra'nın göz kamaştırıcı mevlidi şerifine gitmektedir.

    ama ırgatlık o kadar içimize işlemiş ki, yüzyılın başına baktığımızda, gördüğümüz plaj fotoğraflarındakileri istanbul'un kalburüstü takımı olduğunu düşünüyoruz. gerçekten diğer insanların denize girmesini engelleyen şey, maddi olanaksızlıklar mı yoksa kültürel fark mı? ben bundan o kadar çok emin değilim.

    plaj

    --- ırgatın mandolin çalması ---

    bir işçinin, yaptığı işe kendinden bir şey katabilmesi için aynı zamanda kendisini de yeniden üretebiliyor olması lazım.

    alman sanayisi dendiği zaman aklınıza sadece otomotiv geliyorsa yanılıyorsunuz. bunun içinde üretimi gerçekleştirebilmek için kullanılan alet ve edevatlar da yer almakta. würth veya pferd gibi firmaların katologlarını açtığınızda ıncığın cıncığını yapan parça görüyorsunuz. bunlar masaüstünde tasarlanmıyorlar. bu alet ve edevatlar, üretimi yapan, bizzat bu aletleri kullanan ustaların geri bildirimleri ile şekilleniyor.

    dolap beygirine çevirdiğiniz adamdan, ne işe kendisinden bir şey katmasını ne de size geri bildirimde bulunmasını bekleyemezsiniz.

    edit: badim frombillericay türkiye'deki halk evlerini atladığımı hatırlattı. haklı.

  • amerika birleşik devletleri tarihindeki en büyük siyasi mitinglerden biri: büyük washington yürüyüşü

    28 ağustos 1963'te 200.000’den fazla afrika kökenli amerikalı sivil ve ekonomik haklarını savunmak için washington d.c'de düzenlenen bir yürüyüşe katıldı. bu yürüyüşün en öne çıkan özelliği, sivil haklar lideri martin luther king jr’ın lincoln anıtı'nın merdivenlerinde yaptığı ikonik konuşmaydı.

    martin luther king jr, tüm amerikalıların ten renkleri ve sahip oldukları kökenler yerine tıpkı her insan gibi sahip oldukları karakterlere göre değerlendirileceği konusunda gelecek vadeden, toplumun her kesimini etkileyen bir konuşma yaptı ve amerikan tarihinin en ünlü konuşmalarından biri haline geldi.

    bu yürüyüş toplumda çok ciddi bir ayrımcılığa ve ırkçılığa neden olan, hatta dönemin siyahilerinin eğitim öğretim ve ulaşım gibi birçok hakkını engelleyen jim crow yasalarına şiddetle karşı çıktı. daha sonrasında sivil haklar hareketinde çok önemli bir rol oynadı ve halkın silkelenip kendisine gelmesine yardımcı oldu. bir yıldan kısa bir süre sonra abd kongresi, ırk, renk, din, cinsiyet veya ulusal kökene dayalı ayrımcılığı yasaklayan 1964 sivil haklar yasasını ve afrikalı amerikalıların oy kullanmasındaki engeli kaldıran 1965 oy hakkı yasasını kabul etti.

    işte bu nedenle washington yürüyüşü sivil haklar, insan onuru, sosyal adalet ve eşitliğin siyahilere kazandırılıp, toplumda artmasında öncü haline gelmiştir.