hesabın var mı? giriş yap

  • etimolojik olarak osmanlı daki şerbet sözcüğünden geldiğini düşündüğüm, fransız mutfağında ve geçen yüzyıl ziyafet mantığında balıktan veya tavuktan ete geçerken hem ağız tadını nötralize etmek, hem de hazmı kolaylaştırmak için tüketilen sütsüz dondurma, meyveli buz.

  • bu adamın gönderilmesinde (gitmesinde) payı olan herkese bir sözüm var. sizin ben amınıza koyim.

  • hayatımızı şekillendiren takvimin oluşumu.

    dünyada en çok kullanılan miladi takvim aslen fiziksel olaylara göre oluşturulmuştur. papa xiii. gregory bakmış dünyanın kendi ekseni etrafındaki bir turu, yani bir gün, 24 saat. dünyanın güneş etrafındaki turu ise 365 gün 6 saat. bir de ay'ımız var tabii. ay da dünya etrafında 29 gün gibi bir sürede dolanıyor. demiş ki yılımızın içinde aylarımız olsun. ama kaç tane? hemen bölelim 365/29=12,5 hoop 12 ayımız hazır bile. 365/12=30,4. demek ki bazı aylar 30 bazıları 31 çekmeli ki 366'yı tutturabilelim. çünkü her 4 yılda bir, o 6 saatler birikip 1 gün oluşturuyor. bu da 365'e ekleniyor haliyle. bu sebepten 6 ay 31, 6 ay 30 gün olsun denmiş.

    o zamanlar yılın ilk ayı ocak değil mart. son ayı da şubat. neyse efendim aylara kimi tanrılardan, kimi liderlerden isimler konulmuş. o zaman roma'nın başındaki julius caesar, doğduğu aya kendi adını vermiş, olmuş julius. yani july. yani temmuz. daha sonra imparator olan augustus da durur mu, o da doğduğu aya kendi ismini vermiş. yani august. yani ağustos. ancak bakmış sezar'ın ayı 31 gün çekerken kendi ayı 30 çekiyor. karar verdim bu böyle olmaz demiş ve yılın son ayından bir gün alın benim ayıma ekleyin diye emir vermiş. şubat garibim son ay olduğundan 1 günü alınmış, kalmış 29 gün, ağustos olmuş 31. 4 yılda bir şubat 29 gün çekip diğer yıllarda 28 çekmeye başlamış o günden itibaren. temmuz ve ağustos da peşpeşe 31.

    gel gelelim haftalara. 7 gün olmasının sebebi hem o zamanlar 7 gezegenin tanınması hem de ayın bir evresinden diğerine geçişin 7 gün sürmesi. haftanın isimlerine de bu 7 gezegenin isimleri verilmiş. bazıları hala bugünkü ingilizce adlarına oldukça yakın.

    monday - moon day
    tuesday - mars day
    wednesday - mercury day
    thursday - jupiter day
    friday - venus day
    saturday - saturn day
    sunday - sun day

    artık yıllarda ise şöyle bir problem var. şimdi biz bu 6 saatleri 4 yılda bir toplayıp 1 gün yapıyoruz fakat aslında bunlar tam olarak 6 saat değil ki. 5 saat 49 dakika 16 saniye. aradaki bu fark nedeniyle her 100 yılda bir fazladan 1 gün oluşuyor takvimde. bu sebepten dolayı 100 yılda bir, normalde şubata eklenen 1 gün, eklenmez. ama yine yeterli değil, bu sefer de 400 yılda bir yine eksik 1 gün ortaya çıkıyor. evet işler karman çorman oldu ama toparlamak gerekirse: biz her 4 yılda bir şubata 1 gün ekliyoruz ama eğer yıl 100'e bölünüyorsa bu 1 günü eklemiyoruz ama eğer yıl 100 ile birlikte 400'e de bölünüyorsa yine o 1 günü şubata ekliyoruz. bu sebepledir ki 2000 yılında şubat 29 çekerken, 1900'de 28 çekmiştir.

  • şimdi size sivrisinek ısırığına kesin çözüm olarak mucizevi bir formül yazacağım.

    sonrasında ilgili bölgenin kaşınmadığını göreceksiniz. kendim düşünüp, kendim tasarladım. sonuç olarak gerçekten işe yaradığını gördüm. sizinle de paylaşayım, ölümlü insan ırkı sivrisineklere bir gol atsın bari.

    araştırmalarıma göre sivrisinekler ısırınca, ısırdıkları yere ya kimyasal atıklarını bırakırlar ya da salgıladıkları kimyasal bileşeni derinin o bölgesine bulaştırıyorlar. bu yüzden bizim de derimizde ısırılan o bölgede bu kimyasal bileşen alerjiye sebep oluyor ve kaşınıyoruz. geceler boyu uyuyamıyoruz. i

    şte bu esnada yapılacak şey şu olmalı;

    bir çay kaşığı alın ve alt kısmını çakmakla 5 saniye ısıtın. sonra ısırılan yere ve çevresine hafifçe dokundurun.

    hafif yanmanın ardından kaşıntının bir anda geçtiğini göreceksiniz. işte mucize. püüüiif. bir ağacın oksijen vermesi kadar gerçek ve yunus balıklarının akciğeri olması kadar çarpıcı bir sonuç.

    peki neden böyle oluyor? biliyorsunuz kimyasal bileşenler karbon içerikli. bu yüzden de yüksek sıcaklıkta bozunurlar. et yüksek sıcaklıkta hızlı çürür, çorba hızlı kaynar, bakteriler yaşayamaz ve ölürler. suyu kaynatma sebebimiz, sütü kaynatma sebebimiz hep budur. pişmiş et ile çiğ etin arasında tad farkı vardır; sebebi yapısının değişmesi. kağıtı yakarsak kül olur, şekeri yakarsak karamelize olur.

    işte içerisinde karbon bulunan bu organik sivrsinek salgısını da sıcak bir kaşıkla ısı vererek bozabiliriz. böylece ortada bozunmuş bir kimyasal bileşen kalacaktır ve kaşıntı son bulacaktır.

    insanlığı kurtarmak için özel çalışmalarımdan birisini burada yayınlama gereği duydum. bundan sonra kampa falan gittiğinizde yanınıza bir çakmak ve bir çay kaşığı alın.

  • hagi'nin marshall'lı mavili, bank ekspress parçalı, yine marshall beyaz çizgili ve telsim'li 4 adet forması mevcut bende.

    sneijder'e bakıyoruz, henüz sıfır(0).

    bu da neyi gösteriyor?

    öğrenci olup baba parası yemek gibisi yok amk :/

    ________________________________________________________________________________

    debe hagit: hagi için ibrahim erkal'dan gelsin madem sabah sabah.

    https://www.youtube.com/watch?v=c1mjpm-n2wc

    sneijder'e yazık sen koşacaklar
    sneijder'e yazık sen vuracaklar
    tüm 10'lara yazık
    senin gibi olmayacaklar...

    _________________________________________________________________________________

    dayanamadım lan bu da volkan ayısı için gelsin, klipteki vücutçu oğlana(evet oğlan) dikkat ajhsdkhgashdagksaj;

    https://www.youtube.com/watch?v=ojgbndatxvw

  • tam hali "2018 dünya kupası primlerinin ampute milli futbol takımı'na verilmesi" olan başlık.

    2018 dünya kupası'na katılınması halinde a milli futbol takımı'na yüksek meblağlarda bir prim ödenecekti. bu ödenek madem hazırdı, prim ampute milli takım'a dağıtılsın. hiçbir beklentileri olmadan, formayı hakkıyla terleten bu çocuklar o paranın her kuruşunu hak ediyor. güle güle yesinler. belki birileri de hak ederek para kazanmanın değerini tekrar hatırlar.

    change.org'da kampanya başlatıldı. imza için

  • şimdi izledim ben de. ulan ne acayip ya.

    bir iki gün sonra doğum yapacağını söylediğin hamile eşin evde. sen gece gezmesindesin.
    gidiyorsun adamın birinin karısına sarkıntılık yapıyorsun.
    adam sana tepki gösterince kafa atıp burnunu kırıyorsun.
    karısına sarkıntılık yapıp, burnunu kırdığın adamı gittiği hastanede de rahat bırakmayıp senin karın olduğunu bilmiyordum al bu silahı vur beni diyorsun.
    orada da kavga çıkarıp silahını ateşliyorsun ve hiçbir şey olmamış gibi çıkıp gidiyorsun.

    yani bütün bunları ben yapsam şimdi haklı olarak hapisteydim. arda turan ise oturmuş instagram başında adamlık kasıyor.

  • bein sport kaçak yayınlar için caydırıcı hukuki yaptırımlar istiyorsa, bu taleplerini devlete fax ile iletmeleri gerekmektedir. aksi halde talep dikkate alınmayacaktır.

  • isaac asimov'un yazdığı, gelecekte bir kimyagerin var olması imkansız bir maddenin masasındaki bir şişenin içinde olduğunu farketmesi ile başlayan romanı.
    hayatta kalma içgüdüsü, hırs ve gerçekleri kabullenmenin bazen ne kadar zor olduğunu ustaca işlemiş üstat asimov.
    kitap belli ki bir yerde vakıfa bağlanır diye düşündüm ama vakıf evrenine temas eden bir nokta bulamadım.

  • “among us” yani “aramızda” anlamına gelen oyunda gem (ingilizce cem diye okunur) karakteri ile cem’in aramızda olduğunu güzel imgelemiş olabilecekleri gibi tamamen uydurma da olabilir.
    komplo teorisi bir yana bu seviye zenginlikte o güne dair her bir metadan insan olan kurtulmak ve bir daha yaşamamak ister ama işte…

  • bu sene ki şampiyonluk inanın bana hiç bir galatasaray'lının skinde bile değildi, zaten ömrümüzün yarısı gs şampiyonlukları ile geçmiş. ama bu sezon öyle belden aşağı vurdunuz, bizlere öyle öfke birktirttiniz ki o arkasında durduğunuz ağzı bozuk, kenafir gözlü zübbeyi sezon sonu bizzat sizlere gönderteceğiz, sokaklarda yürüyüş yapacaksınız istifa etsin diye.