• hiç kimse...

    hayatta sığınacağı bir insan, bir yer veya herhangi bir şeyi olan insanları çok kıskanıyorum.

    benim için şans kelimesi budur sanırım. şöyle bir bakıyorum da sığınacağım hiçbir şeyim yok. bazen güçlü hissettiriyor bu, bazen sokakta kalmış it yavrusu gibi.

    şu kol kırılır yen içinde kalır felsefesi bendeki. sığınacak bir şeyi olan insanlara aşırı imreniyorum. ama yine de onlara öfkeyle bakıyorum.

    şanslı piçlersiniz, vesselam.
  • bazen kimseyle konuşmak istemem, ağzımdan çıkan her kelime zul gelir, yalnızlığa sığınırım. yalnızlık besler, duygu durumuma göre bi şeyler açarım sonra sevdiğim şarkılarda kaybolur, iyi müzikle hemhal olurum.
    garip bi güven verir bu, hücrelerime kadar onarılmış gibi.

    bazen de arkadaşlarıma öyle yoğun sığınırım ki; saatlerce hiç yorulmadan anlatır onlarla kalabalık olurum. yeniden doğmuş gibi hayata temas eder, kaygı ve korkunun yerine neşe ve huzur kondururum.

    ama en çok kötü günlerde ölüm gerçeğine sığınırım. bi bakınca arkama zamanın hızı bu durumu hatırlatır. her şeyin geçici olduğunu idrak edip sonsuza kadar bu döngüde kalmayacak olmak ne müthiş. bazen kendini hayattan çekebilmek, önemli bir meziyet olsa gerek.
  • "hiç kimse"
  • kendim.
    çünkü dert bendeyse derman da yine benim içimdedir
  • 33 senelik dostum. yan yana oturup konuşmadan bile anlaşabiliyoruz. mesela sabaha karşı yaşadık bunu. gel al beni dedim, bu saatte (saat 5 falan) manyak mısın lan? demedi. nereye? demedi. 15 dakikaya oradayım dedi ve kapattı. sabaha karşı 5'te birini arayıp 10 saniyelik telefon görüşmesi ile anlaşabilmek bambaşka bir şey. motorla geldi. nereye gideceğiz konuşmadık bile çünkü gerek yoktu. atladık ahırkapı fenerine gittik. banka oturduk 2 saat konuşmadan gelen geçen gemileri izledik. sonra döndü "haklısın bence de en mantıklısı gidip çiftlikte toprakla uğraşmak olur." dedi. oraya gidene kadar kafamda yoktu. orada gelişti o fikir. tüm konuşmamız da bu oldu zaten. kalktık evlere döndük. bakın bu olayda doğa üstü bir durum da yok bu arada. sadece birbirimizi o kadar iyi tanıyoruz ki hangi durumda ne yapacağımızı, ne tepki vereceğimizi. hangi aşamada bizi neyin rahatlatacağını çok iyi biliyoruz. zaten önemli olan da bu. karşındakini tanımak, olayın seyrine göre yapacağı hataları, vereceği tepkileri önceden kestirip önlem alabilmek.
  • arkadaşlarıma giderim. bazen derdimi anlatmam sadece bana bir şeyler anlatmalarını isterim. anlarlar, biraz sıkıştırırlar, beni üzen şeyi anlatmam için ama ısrar etmezler. bana hayatın aktığını gösteren sıradan olayları anlatırlar. iyi gelir.
    bazen sadece susup yan yana oturmak isterim, birlikte susarız. iyi gelir.
    bazen soluksuz anlatırım. normalde başkasına asla anlatmayacağım en berbat, utanılası, kötücül hislerimi saçıveririm ortaya, yargılamazlar. aksine sarıp sarmalarlar. iyi gelir.
    bir elin parmaklarından az sayıları ama benim en büyük zenginliğim onlar. ne zaman göğsümün ortasından bir el dışarı çıkıp kendi boğazımı sıkacak gibi olsa onların yanından evime, yatağıma dönerken sakinleşmiş, normalleşmiş, bir dengeye gelmiş olurum.

    en üzüldüğüm insanlardır hiç arkadaşı olmadığını söyleyenler. bundan mahrum olmak istemezdim. ama diyelim ki öyle birisiniz veya yalnız olmayı tercih etmişsiniz hayatta. o zaman iki şey iyi geliyor insana. yürümek ve yazmak.
    yürümek insanın muhasebesini yaparken kendini daha az incitmesini sağlıyor. önce kendine kızıyorsun belki. sonra o hissi içine koyana. derin nefesler alıyorsun, bedenini yoruyorsun. sonra ne oluyorsa oluyor daha az kesiyor o his.

    yazınca ise bir belge bırakıyorsun ve her şeyin geçtiğini tecrübe ediyorsun. üzerinden zaman geçtiğinde o gün seni yerle yeksan eden şeyin bir zaman sonra ne olduğunu unutmuş bile oluyorsun. bazen hatırlıyorsun ama buruk bir gülümse dışında bir şey bırakmıyor üstünde.

    öyle “hiç kimseye” veya “kendime” yazıp ağlatmayın insanı.
    bahar geldi, çiçekler bile her sene açıp soluyor. ama sonra yine açıyor. hayat bu kadar basit bir döngü aslında. biraz iyi ve biraz kötü. c'est la vie
  • tanıdığım pek çok kişi için bu benim.

    (bkz: sorun çözücü)

    bir sorununuz varsa beni yanınızda istersiniz.
    bir çok insan iyi olduğunda beni aramaz*

    benim içinse bu kişi;
    (bkz: oğlum)
    bir defa sarılırsa her şey daha güzel olacak gibi gelir.
  • anneannemdi o güne kadar hayatımda en kötü hissettiğim gün eski sevgilimin beni aldattığını öğrendiğim bir akşamdı ve o akşam ağlamaklı bir şekilde onu aramıştım o gün onun en güvendiğim liman olduğunu hissettim. aslında gerçekten hayatımda en kötü hissettiğim gün onun öldüğü günmüş bu sefer sığınacak kimsem yoktu. tebessüm sarmış yüzüne baktım napıcam dedim içimden sonra elime bir su verdiler yüzüne dök dediler boğulur diye yüzüne dökemedim.

    onun çocuklarına sığınıyorum şimdi de dayıma anneme teyzeme ama onun yeri dolmuyor işte.

    çok özledim onu çok...
  • en sevdiğim, canım, her şeyim, annem.
  • hiç kimse
    aileme üzülmesinler diye anlatmam
    dostlarıma da sığınmayı bıraktım bir süre sonra herkes kendi derdine düşüyor kimseye yük olmak istemiyorum
hesabın var mı? giriş yap