hesabın var mı? giriş yap

  • eşimi ilk gördüğümde, arkadaşımın sevgilisinin cüzdanında bir vesikalık fotoğraftı sadece. ben o fotoğrafı bir şekilde aldım, kendi cüzdanıma koydum. herhangi bir plan yapmadan ama, gelişigüzel öyle.

    ara ara çıkarıp baktım fotoğrafa, gözlerine, yüz hatlarına. keşke gerçek hayatta da tanışıyor olsaydık dedim. hayat bu ya, tanıştık. benim ilk fotoğrafını görüp aşık olduğum adam, gerçek oldu, elimi tuttu, yetmedi evlendi la benle. şimdi geçenlerde elime 7,5 mm'lik bir pirinç tanesinin ultrason resmini verdi doktor. aşık oldum. dilerim o da gerçek olup elimi tutacak. fotoğraftan aşık olmak, sonunda ellerin hep sıcak tutulacağının garantisidir.

  • ülkede bir şair, bilim insanı, sanatçı veya sporcu yetiştiremeyenlerin "çivi çakıyoz yeaa" diye atladığı köprü.

    insana değil beton dökmeye yatırım yapın: sonra altınızda alman arabası, cebinizde amerikan telefonu, ayağınızda amerikan ayakkabısı, üzerinizde italyan kıyafeti ile fransız-isveç tasarımı, bankadan borçla yapılmış köprüden geçerken miliyetçilik yaparsınız boş boş...

  • askerde 2-4 kişilik odalar, sıcak su, odada tuvalet. sen gelmişsin kızlı erkekli. iki ülke arasında en az 50 yıl var. üstünü sen tamamla hem insani hem maddi olarak.

  • sıralama yapmak istiyorum
    -arkadaş sayında azalma oluyor. eliyorsun sıkıntılı bencil tipleri hayatından ayıklıyorsun
    -aşka olan inancın azalıyor. mantık arıyorsun da demiyorum. aramıyorsun hiçbir şey yalnız başına mutlu olmayı seviyorsun.
    -tahammülün azalıyor olanlara o yüzden açıklamak yerine onaylayıp konuyu kapatıyorsun
    -çatı arası inziva arama durumun artıyor
    benim sayacaklarım bunlar

  • adamın biri, pejo marka bir minibüs alır.
    sonraki gün yolcu taşımaya çıkar. minibüs tıklım tıklım, tutar kasabanın yolunu ve gittikçe hızlanır.
    yolculardan biri:
    -kaptan yavaş, bir yere çarpacağız! der.
    şoför:
    -sen pejo'yu biliyor musun? der.
    yolcu:
    -hayır! der.
    şoför: -o zaman sus der ve devam eder.
    minibüs hızlanmaya devam eder..
    bir yolcu daha seslenir:
    -oğlum ben hastayım, biraz yavaş!
    şoför yine sorar:
    -sen pejo'yu biliyor musun?
    amca ne bilsin,
    -hayır! der.
    -o zaman sus der, şoför..
    bu kez bir kadın seslenir:
    -hamileyim! lütfen biraz yavaş, çocuğumu düşürceğim !!
    şoför yine sorar:
    -sen pejo'yu biliyor musun?
    kadın:
    -yok! der.
    şoför yine aynı cevabı verir..
    arkadan kızgın bir ses tonuyla bir genç seslenir:
    -yavaş git kardeşim, öldüreceksin bizi !!!
    şoför yine sorar:
    -sen pejo'yu biliyor musun?
    genç:
    -biliyorum lan, ne olacak? der.
    şoför:
    -o zaman çabuk söyle, bunun freni nerde?...

    durumumuz budur !

  • edit: favori viskim olduğunu tekrar belirtmek istiyorum.

    zor viski. sevmek için emek gerekiyor. nasıl emek derseniz; gidip ilk viskinizi bu marka almayın kusarsınız hatta nefret edersiniz. önce daha içimi kolay daha az is kokulu hatta is kokusuz viskiler ile damağınızı viski sever hale getirin.

    bu markayı çok pahalı parfümler gibi düşünün. gider bir merakla sıkarsınız denemek için ama çok ağır gelir hiç beğenmezsiniz. sonra gider basit hoş bir parfüm alırsınız ve evinize gidersiniz. ama o da ne saatler sonra muhteşem bir koku sizi kendisine sürükler. arar düşünür bulamazsınız. en sonunda hatırlarsınız işte o nefret ettiğiniz parfümdür o.

    lagavulin bana bunu hissettiriyor. sert olmasına rağmen alkol tadı baskın değil ama o kendine has is kokusunun baskınlığı her şeyi örtüyor zaten. daha içmenize gerek kalmadan kokusu ile bunu yapıyor. dürüstçe söylemek gerekirse bu kısım sevmesi ve atlatması en zor kısım olacaktır ilk içenler açısından. daha bu noktada bir daha bu markayı içmek istemeyecek çok kişi de olacaktır. ama çok çok sonra hatta belki bir saat sonra o berbat is kokusu daha hoş bir hatıraya dönüşüyor. aynı o pahalı parfüm gibi, yıkansanız bile koklayabildiğiniz kadar kalıcı olan o parfüm gibi. size iyi bir viski içtiğinizi uzun süre hatırlatıp yanınızdan ayrılmayacak hatırası devam edecek. deniz kokusu gibi gelecek aldığınız nefes, doğa ile kaynaşıp harika bir kamp yemeği yemişsiniz gibi tad olacak dilinizde. kokular hafızada güçlü izler bırakır ya kolay unutulmaz bu markanın tadı da öyle bence. sevmeseniz bile zor unutulur.
    daha pek çok şey yazılabilir hakkında ama denemeden yazılanları anlamanız imkansız gibi bence.

    ama işte tüm bu baskın ilk etapta itici is kokuları arasından bu aşamaya gelmek gerçekten emek istiyor, sevmek için çabalamak gerekiyor. buna değer mi içip siz karar verin.

    diğer viski yorumları için : (bkz: #60703155)

    edit: harf