29570 entry daha
  • imzasını çok (birebir aynısını) iyi attığım için okulda çocuklar kollarına istiyorlar hep. koluna imzasını attığım her çocuk tatil olmuş , takdir almış gibi çok çok seviniyor. yüreklerdeki sevgiyi siz tahmin edin.

    küçük yürekli çocukların bile kalbinde büyük izler bırakan ebedi başöğretmen. başkomutan.
  • fikirlerini yaşatmanın, felsefesini kavramanın şekilcilikten daha önemli olan lider.

    elbette "sarı saçlım, mavi gözlüm" derken de kast edilen yine manevi varlığı, felsefesidir ama bazı insanlar sırf şekilci davranıyor, ne bileyim atatürk posteri taşıyor, milli bayramlarda resmini paylaşıyor. evinde nutuk var ama bir kere açıp okumamış.elbette bunlar da değerli ama biraz daha değerlerini benimsemiş olmak önemli.

    ben hayatımda özellikle de zor anlarımda "acaba bu durumda atatürk olsa ne yapardı?" diye düşünüyorum. çoğu zaman da olabilecek en akılcı seçeneklerden birini seçmeye çalışıyorum.
  • marjinal kemalistler tarafından tanrısal bir karaktere dönüştürülmüş askeri&siyasi lider.

    atatürk'ün en az recep tayyip erdoğan kadar geri vitesleri var. yaptığı hatalar var. ancak bu tür olumsuz detaylar türk tarih kurumu gibi kurumlar tarafından hasır altı edilmiştir. türk tarih kurumu ve kemalistler neden atatürk ile ilgili gerçekleri yok sayma ihtiyacı duydular?

    atatürk bir insandı. hata yapması, yanılması çok doğal. hayali ve tanrısal bir atatürk karakteri yaratma çabasında olan kemalistler ise çok komik.

    atatürk'ün şapka kanunu gereksizdi demek atatürk düşmanlığı değildir mesela. atatürk eleştirilemez eleştirilmesi teklif dahi edilemez hiç değildir. en ufak eleştiriye bile "atatürk düşmanı" demeniz sizin hazımsızlığınızı gösterir.

    atatürk diktatör müydü diye soru sorana bile atatürk düşmanı diyor troller.

    celal şengör ve ilber ortaylı bile atatürk'ün diktatör olduğunu kabul ederler ve şöyle derler "atatürk diktatördü ama..."

    atatürk diktatör müydü sorusuna atatürk'ün hayatını kurtaran kazım karabekir paşa: "atatürk seçimde benim partime karşı kaybedeceğini anlayınca partimi kapattı." demekle kalmıyor. halifeliği bir emr-i vakiyle kaldırdın diyor.

    atatürk'ün devlete laik bir hüviyet kazandırması olumlu bir gelişme. ama bunu yaparken izlediği yöntem tartışılır. suçsuz iskilipli atıf hoca'nın bir kitap yüzünden öldürülmesi gibi... görsel

    atatürk'ün bir sürü hatası olmasına rağmen dile getirilmemektedir. kemalistler'in ülkede yarattığı korku imparatorluğu hâlâ devam ediyor. bu yüzden öncelikle yapılan hataları söyleyelim.

    bazıları...

    osmanlı devleti 1800'lerden itibaren batılılaşma ve demokratikleşmeye yönelmişken ne oldu da 1923'te cumhuriyet ilan edilmesine rağmen tek adam rejimine geçtik?

    - osmanlı'da bile çok partili seçimler yapılmışken neden 1950'ye kadar çok partili hayata geçemedik.
    - arapça ezan neden yasaklandı?
    - fatih'in emaneti ayasofya neden müze yapıldı?
    - 1930'lu yıllarda kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesine rağmen başörtülü kadınlar neden 2000'li yılların başına kadar meclise bile giremedi?
    - istiklal şairi vatansever mehmet akif ersoy neden kemalist rejimden kaçıp mısır'a yerleşti?
    - nazım hikmet ran ve sabahattin ali gibi edebiyatçılar neden kemalist rejimin zulmüne uğradı?
    - atatürk, kuran-ı kerim'e neden arapoğlunun saçma sözleri dedi? (bkz: #164028939)
    - atatürk kürtler'e özerklik sözünü neden yok saydı? (bkz: #164029282)
    - kürtçe neden yasaklandı?
    - kürtçe konuşanlara neden para cezası verildi?

    not: türkler kemalist değildir. türkler arasında sadece marjinal bir azınlık kemalist'tir. türkler kuran-ı kerim'e saçma söz demez. türkler başörtülü kadının başörtüsünü yasaklamaz, ayasofya camiini müze yapmaz. siz kemalistler marjinalsiniz ve müslüman türkler'i temsil etmiyorsunuz. öyle ortak düşman yaratma taktikleri bu millete sökmez.
  • nüfusa gaziantep ili'nden kayıtlı zat.
  • saltanat gibi ucube bir sistemi kaldırarak halkı kula kulluk etmekten kurtaran lider.

    şimdi atatürk'e tanrı diyor diye ağlıyorlar. bunların padişahı halka kullarım diye sesleniyordu lan ötesi yok.
  • atatürk de recep tayyip erdoğan kadar ''r'' yapmış derken. atatürk nerede r yapmış?

    1. atatürk'ün kürtlere bugün anladığınız şekilde federatif bir özerklik vereceği hikayesi tamamen uydurmadır. elli kere size teşkilat-ı esasiye maddesi gösterdik olmadı. gizli zabıt diyorsunuz bütün gizli zabıtlar yayınlandı, hem de 1985 yılında anasını satayım. ''alın sayın kürtlerim doğu sizin kafanıza göre takılın'' diye bir gizli zabıt yok. şarkiyatçı bir yabancı tarihçi kıçından bir belge uydurdu, sizlere de yutturdu. zabıt tarihleri, numarası bile birbirini tutmuyor. bir de böyle bir belge bizim elimizde yok, başka kimsenin elinde yok, sadece o herifin elinde var. nasıl bir belgeyse artık? yani söylenilen dönemin öncesinde 158. zabıt var, sonrasında 159. zabıt olarak devam ediyor. abi bu zabıt kaçıncı zabıt? 158.5 mu? böyle zabıt numarası mı olur?

    - bir de kürtlere özerklik hatta daha ilerisinde bağımsızlık vaat eden birileri zaten var ama mustafa kemal değil bu. bildiğiniz osmanlı devleti. e nerde kardeşim? diye soran varsa hemen izah edeyim. hiç öyle gizli celseler, yok kapalı kapılar falan değil. sevr antlaşmasının maddesi direkt.

    - atatürk kürdistan demiş. e osmanlı'da o zaman kürdistan deniyordu. ne diyecekti? kürdistan adı osmanlı'da bir dönem bölge ismi olarak kullanılmış. bu adam da uzaydan düşmedi ya anasını satayım. sonra üniter devlet kurulunca bu söylem mantıken bitti. atıyorum lazistan da bitti, dersim de bitti zamanla. ha bitmesi yanlıştır diyorsanız ona bir şey diyemem, saygı duyarım ancak mevzu bu değil ki.

    - yahu o da yetmedi. atatürk yazılı olarak değil sözlü olarak kürtlere özerklik vaat etti? diyen tayfa türedi. e kardeşim biz buna şimdi ne diyelim? ne iddia makamının ne de savunma makamının doğruluğu ya da yanlışlığını kesinlikle ispatlayamayacağı bir söylem var ortada. şimdi buna bakarak nasıl tarih yazımı yapacağız biz?

    2. atatürk islamı kullandı. evet kullandı. aynı osmanlı gibi kullandı. ikinci abdülhamit'e kadar halifelik sadece padişahların unvanlarında bulunan sloganvari bir tanımlamaydı. osmanlı sarpa sarınca bir anda halife olduğunu hatırladı. onda da yaptığımız şey ne? hicaz demiryolu yapılacak islam dünyası birleşsin tadında bir şey. sonraki adam akıllı kullanışımız ise 1. dünya savaşı. e onda da içimizde patladı her şey.

    - atıyorum osmanlı islamcılık politikası adı altında ne yaptı? osmanlıcılık için elli bin tane şey sayabiliyoruz. tanzimat, ıslahat, kanun-ı esasi, meşrutiyetler vs. batıcılık için üçüncü selimden başlayıp mehmet reşat'a kadar zibilyar yenilik sayabiliyoruz. türkçülük için son dönem ittihat iktidarı, milli mücadele ve sonrasındaki türkiye için bir şeyler sayabiliyoruz. islamcılık için ne sayabiliyoruz? atıyorum abdülhamit, islamcılık için ne yapmış? peki islam için ne yapmış? batı müziği seven, on numara beş yıldız avrupa tarzı mobilya yapan, sanata düşkün, zibilyar tane modern batılı okul açan islamcı padişah mı olur? ve evet atatürk islamı kullandı. aynı öbürleri gibi hem de. milli mücadele için gerekliydi ve gereken yapıldı. aynı eski zamanlardaki gibi. batılı hukuk sistemi olan islamcı devlet mi olur anasını satayım? osmanlı zamanında batılı hukuk çoktan girmişti bile devreye. tek fark islam ya da geleneksel hukuk kalkmadı. öyle olunca da bok gibi oldu açıkçası. arkadaş ya onu seç ya da öbürünü. iki tane taban tabana zıt hukuk yapısı iç içe yaşamaz ki.

    - yok atatürk sovyetlerle iyi anlaşmış da sonradan vazgeçmiş. aman ne büyük şey. tarihin en büyük ''r''si. siz ''r'' ne demek bilmiyorsunuz herhalde.

    - e o zaman sovyetlerde ''r''ci. sosyal demokrat çatısı altında birleşip ondan sonra marksizmi yanına çekip o da eksik kalınca leninizm ekleyip, finalde de yandaşlarını öldürüp tek başına politbüro olarak yönetim yaptılar. bu nasıl mantık?

    - hz muhammed'de ''r''ci o zaman. mekkede ''senin dinin sana benimki bana''. ''sabredin, alttan alın, görmezden gelin, ses etmeyin, ister inan ister inanma. medineye gidip güç kazanınca ''savaşın, öldürün, kıyın geçirin''. kafalara gelin hele.

    fransız devrimi de ''r'', amerikan devrimi de ''r'', ingilizler de ''r''. arkadaş bu mantığı uyguladığın zaman herkes ''r'' yapıyor demek olur.

    atatürk'ü putlaştırıyorsunuz diyorlar. kim putlaştırıyor oğlum? putlaştırmak demek islam dininde tanrılaştırmak demektir. kim atatürk'e tanrı diyor?

    yahu adam bir devlet kurdu. bu devlet modernist üniter bir devlet. kadın hakları veren, ulusal egemenlik veren, unvanları kaldıran, halka adam akıllı vatandaş statüsü veren, kapitülasyonları kaldıran, vatandaşına sermayede öncelik tanıyan, fakir türk köylüsünü şehirli tüccar yapmaya çalışan, modern eğitim götüren bir devlet.

    adamın sizden istediği üç tane şey var. bunları istemesinin yegane sebebi de ulus yaratabilmek için gerekli olmasından kaynaklanıyor.

    1. türkçe konuşun.

    2. eğitiminize bakın.

    3. devlet ile uyumlu hareket edin.

    e maalesef bu dönem böyle baskılar olması işin gereği kadar normal. bu adam bütün dünya bir şekilde ulus olmayı başarmışken %95'i köylü, şehirleşmenin olmadığı, sanayinin bulunmadığı ve farklı multi-etnikten gelen insanları nasıl ulus yapacaktı?

    fransızlar bile ulus yapacağım diye milyonlarca insanı öldürdü. çin'in şu an doğu türkistanda yaptıkları ortada. ingilizlere zaten gerek yok. yüzyıllardan beri yeri geldiği zaman krallık ile halk birbirine girmiş. yahu adamlar olmayan ırklardan bile ulus yaratmak için amerika'da kıçını yırtmış. bu bedelde kaç milyon insan gitti sizin haberiniz var mı? kuzey-güney savaşı bile bunun tezahürüdür. yoksa mevzu sadece kölelik var mı yok mu tartışmasından mı çıktı zannediyorsunuz? e sovyetlere ne demeli? dersin ki sosyalizm ooooo, multi-kültürel yapılar iç içe barış içinde hareket ediyorlar. orta asya'da kazaklara, kırgızlara, özbeklere, çuvaşlara, yakutlara, başkurtlara ''siz türk değilsiniz. sizin şu zamana kadar hiç devletiniz olmadı. hep bizimleydiniz vs.'' diye maval anlatmadılar mı? ulan onlar yüzünden hala orta asya'da kimliğini kaybetmiş insanlar var.

    arkadaşlar topluca tarihimizle yüzleşeceksek ben size söyleyeyim. türkiye cumhuriyeti'nin yaptığı devrimler ve ulus yaratma çabası, öbür devletlere nazaran en yumuşak geçen dönemdir. çıkarın bütün rakamları karşılaştıralım.

    atatürk'ün hatası yok mu? var. olmaz olur mu? ama bu hatanın çoğu da mecburiyetten. osmanlı sadece siyasi, ekonomik ve idari dönüşüm yapmıyordu. ikinci mahmuttan beri süregelen bir kültür değişimi de vardı ve evet buna bayıldığınız ikinci abdülhamit han da dahildir. adamın açtığı modern okul sayısının kaç olduğunu biliyor musunuz siz? neyse ama bu kültür değişimi aşırı yavaş ilerliyordu. yani bir tarafta hızlı ve etkili bir şekilde değişen idari ve siyasi yapı ama bir yandan da değişemeyen, değişmesi için aşırı yavaş kalınan (ikinci abdülhamit hariç) bir halk. yani sen bu batılı kurumları getiriyorsan, sanayi tesisleri kurmaya çalışıyorsan önce şehirleşmeyi sağlaman lazım. bu da geniş alanlara apartman dikerek olmaz. şehirleşme bir kültürdür. aynı şekilde kasabalılık, taşralılık başka bir kültürdür, köylülük başka bir kültürdür, göçebelik ya da konargöçerlik bambaşka bir kültürdür. hor görüyorsunuz ama arapların islamın öncesinden beri bildikleri bir konu bu. araplar şehirlilere ne demiş? medeni ve bunu övmüşler. bedeviliğe ise laf sokmuşlar. en basitinden açın kuran'a bakın. kainatın en evrensel kitabı dediğiniz mukaddes kuran tamamen şehirlilik üzerine kurulmuş bir dini kitaptır. mesela göçebeler kuran'a göre nasıl yaşayacak söyleyin bana? kuran'ın bir kısmı resmen göçebe (bedevi) taşlamasıdır. birçok ayeti de şehirliliğin ne olduğunu, şehirlilerin nasıl davranması gerektiği, şehirliliğin kültürünün iç yapılarını anlatır.

    ancak osmanlı bazı devrimlerde aşırı hızlı davranmasına rağmen bazı devrimlerde aşırı yavaş kalmıştır. siyasi, idari ve ekonomik devrimler toplumsal devrimlerin çok önünde gidince cumhuriyete nüfusunun neredeyse tamamı köylü, şehirliliği bilmeyen ve bilmek de istemeyen bir nüfus kaldı. aynı zamanda adam şunun da farkında. atıyorum mesela mustafa kemal olmasaydı kazım karabekir de, ismet inönü de aynı hızda olmasa da bazı toplumsal devrimleri yapabilirlerdi. peki en basitinden soruyorum. medeni kanun yapabilirler miydi? ben size söyleyeyim yapamazlardı. kadınlara tam tamına dört sene içerisinde (1930-1934 arası) tam paket seçme seçilme hakkı verebilirler miydi? hiç zannetmiyorum. peki tevhid-i tedrisat ve maarif kanunu bir sene arayla çıkarabilirler miydi? bazı maddelerini evet ama çoğu maddesini hayır çıkaramazlardı. peki köleliği tamamen kaldırabilirler miydi? pek konuşulmuyor ama ilk köle ticareti yasağı abdülmecit zamanında yapıldı ama ulema o kadar karşı çıktı ki bir yerden sonra ses çıkaramadı ki istanbul'un orta yerinde yasak olmasına rağmen köle pazarı vardı. peki tam köle yasağı ne zaman geldi? yüzde yüz resmen 1964 yılında olsa da adam akıllı ilk köle yasağı atatürk zamanında geldi. zaten o dönemde hangi ulema ne için atatürk'e karşı duracaktı? neyse böyle zibilyar tane devrim var.

    yani demem o ki atatürk şunu çok iyi biliyor. ben bunları kendi zamanında yaptım yaptım. yapamazsam eğer benden sonrakiler bunu ya yapmayacaklar ya da bir sebepten ötürü yapamayacaklar. ee abi bu kadar hız adama kaza yaptırır. ben daha önceden başka bir yazımda da belirttim. fatih sultan mehmeh han da böyleydi. zaten bana garip gelir. (bu arada celal şengör etkisi altında değilim. celal şengör bunları açıkça ifade etmeden önce de bunları düşünüyordum.) fatih sultan mehmet ile atatürk'ün kaderi bir yerde çakışıyor. fatih sultan mehmet'de şunun farkında. eğer devleti imparatorluğa çevirecek adımları kendisi atmazsa sonrasında atılmayacağını ya da atılamayacağını biliyor. o yüzden kendi döneminde devlet tam kontak bir mutasyon geçirmeye başlıyor. düşünün ki beylikten devletleşmeye geçiş süreci tam tamına beş padişah sürdü. yani iş bir tek orhan bey'de bitmedi. tam tamına beş padişahın hepsi devletleşmeyi tamamlamak için bazı düzenlemeler yaptı. tam devletleşme süreci bitti derken tek başına bir adam çıkıp 15 sene içerisinde daha yeni yeni oturmaya başlamış bir devleti tam teşekküllü bir imparatorluğa dönüştürdü hem de bütün kurumlarıyla beraber. hatta toplumsal devrimi bile var. adı zevce-i taalluk. adam istanbul'u almış, oh ne güzel derken bir anda bakmış ki kadınlar cayır cayır intihar ediyor. araştırınca öğrenmiş ki kadınlar eşlerinden o kadar dayak, kötü muamele ve fiziksel işkence görmüşler ki dayanamayıp intihar ediyorlar. kısa zaman içerisinde bir ferman yayınlamış. (ki adı zaten zevce-i taalluk) ferman kısa ve net. eşini mi dövüyorsun? sürgün yersin. ne zamana kadar? eşin seni affedene kadar. ya affetmezse? o zaman babayı alırsın. al sana toplumsal devrimin ağa babası. hem de 1453 yılında. bak bu arada zevce-i taalluk sadece gayrımüslimleri değil müslümanları da bağlıyor. bu devrimin 1926 yılındaki versiyonu nedir? kadın erkek eşitliği. hah demek ki fatih sultan mehmet 20. yy'da yaşasaydı aynı devrimi yapacaktı.

    neyse mevzuya dönelim ama fatih sultan mehmet'de kısa zaman içerisinde o kadar değişim getirmiş ki bazı getirdiği değişimler ileride kaos çıkmasına sebep vermiş. en basitinden devşirme düzenlemesi. türkler en tepeden alınmış devşirmeler getirilmiş. e güzel değil mi? liyakatlı bir sistem gibi duruyor. adam en alttan tırnaklarıyla kazıya kazıya bu mevkilere gelebiliyor. lakin çok uzaktan bakarsan güllük gülistanlık duran bu sisteme mesafe olarak yakınlaştıkça defoları gözüküyor. niye? e padişahı kim durduracak? aristokratik türk beyleri döneminde sadrazamların ve kubbealtı vezirlerinin yine bir ağırlığı var zira bunların bağlı bulundukları bir boyları bir aşiretleri var. yani adamlarda arka var arka. padişah laps diye vezir harcayamıyor çünkü veziri harcarsa başka dinamikler padişaha karşı dönebilir. adamın aşiretini karşına alırsın, bazı türkmen beylerini, sipahileri ve dahi akıncıları karşına alabilirsin. bu da devlet içerisinde farklı bir siyaset farklı bir diplomasi ve farklı bir strateji ağı kuruyor. yani istesen de istemesen de bir işlek akıl olma zorunluluğu getiriyor. e sen bunu kaldırıp sistemi sadece devşirmelere verirsen ne olur? adamların budun'u? boyu? aşireti? yok. arkası var mı? yok. adamı yok etsen başına ne gelir? hiçbir şey. biri gider öbürü gelir. e bu dümdüz memuriyet sistemi o vakit. bakın ondan sonrasına aşırı başarılı sadrazamlar sisteme geliyor ama yeri gelince bir çırpıda harcanıp gidebiliyorlar. dünün makbulü öbür günün maktulü oluyor. hee demek ki neymiş? bu da bir hata bir yerde. yahu düşünün ki köprülünün sadrazam olma şartlarından biri, ''yaşam garantisi''. ama bu da normal. işte çandarlıdan sonra fatih sultan mehmet bir tehlike görüyor ama o hızla yapılan dönüşümlerde başka bir tehlike yaratıldığı fark edilemiyor.

    e atatürk dönemi de böyle. yanına kalır ama yarına kalmaz düşüncesiyle bir anda hızlıca devrimler yapılıyor. e yapılırken de bazı devrimlerin ileride sorun yaratıp yaratmayacağı düşünülemiyor. atıyorum mesela 9-10 ay süren bir müzik yasağı var. bize bile ne kadar garip geliyor ki kitaplarımızda yer vermiyoruz. atıyorum bir şapka devrimi. illa ki olması gereken bir şey mi? efendim işte batılılar fesle dalga geçiyorlar, fes gericiliğin simgesi olmuş vs. doğru evet. ama her doğru denilen şeye hızlıca el atarsanız ondan sonra önü alınamayan saçma sebepler ortaya çıkar. mesela iskilipli atıf mevzusu. hala şapka devrimine muhalefetten asıldığına inanıyorlar. halbuki adam şapka devrimine gelinceye kadar sistemle, baştakilerle hatta ve hatta milli mücadelenin dahi aleyhine ne işler yaptı? ve asılmadı. frenk mukallitliği ve şapka risalesini yazan iskilipli atıf giresundaki ilk celsede beraat eder ancak yasak konulur. buna uymayınca tekrardan yargılanır yalnız bu sefer iyice geçmişi didiklenir zira bir sene önce taze cumhuriyet şeyh said ayaklanmasının şokunu yaşamıştır. ondan sonra devlet geçmişleri kazıyıp eski davalara bir kez daha bakar ve teal-i islam cemiyetinden tutun da kuva-yı milliyeciler mürted olmuşlardır, bunların canı malı (karısı kızı da dahil) helaldir fetvasına kadar destekledikleri bulunur. e sistem bugün ki gibi bilgisayarlar üzerinden işlemiyor ve devlet kurulalı daha 3 sene olmuş. davalar bir kez daha görülür ve bu sonuç çıkar. ancak algı nedir? iskilipli atıf şapka devriminden ötürü asılmıştır ama bu algı öyle bir oturdu ki çoğu cumhuriyetçi ve atatürkçü kesim bile bunu böyle biliyor ve destekliyor. yani ''ee devrime karşı çıkarsan adamı asarlar'' falan diyorlar. yahu siz kafayı mı yediniz? şapkaya karşı çıktı diye adam mı asılır? eğer ki bu kadar basit bir şeyden bile biz canımız sıkıldığında adam assak 13 milyonluk nüfus ülkede 7-8 milyona düşerdi herhalde ki diğer ülkelerde genel olarak devrim zamanları böyle yapılır ama bizde böyle yapılmadı. ama işte ama gel de anlat. e bunun müsebbiplerinden biri de şapka kanunun bizatihi kendisidir. yani öyle bir orta açıyorsun ki karşı takıma gel doksana tak topu diyorsun. e adamlar da fırsatı kaçırmıyor ve bir anda bütün yargılamalar ve kararlar bu tarz devrimler üzerine dönüyor ve bu devrimlerden ötürü adamlar kendilerine meşruiyet kazandırıyorlar. ancak o dönemin aşırı hızlı ortamını da unutmamak lazım. fsm hızı gibi. ulan belki yarınımız olmaz düşüncesiyle toplu bir dönüşüm yaşanmaya çalışılıyor. bunlardan bir kısmı aşırı mantıklı sonuçlar doğururken bir kısmı ise o an mantıklı dahi gelse sonrasında bitmeyen problemler yaratıyor. böyle devrimlerden var mı? var hem de bayağı var. bu arada devrim yanlıştır demiyorum. sadece bazı devrimler o an için olmazsa olmaz değildi.

    atıyorum kılık kıyafet kanununu da bu ülkede tartışıldı ama çoğunlukla bu iş bitti. %5'lik bir aşırı dinci grup bunun tam zıttında hareket ediyor. yoksa ülkenin en siyasal islamcılarına bile bugün ''hadi baba şalvar giy, sarık bağla, entariyle de gez'' desen adam sana güler çünkü çok genel bir kanun. ancak ilkten şapka giyeceksiniz diye girince sonrası ağır geldi.

    neyse bugünden atıp tutmak kolay. gene biz olsak o sırada başta hiçbir bok edemeyeceğiz. lakin mantığı anladınız diye düşünüyorum. aşırı hızlı gidersen bazen sağını solunu göremezsin, mevzu bu.

    yani demek ki neymiş? atatürk'ün direkt olarak bir ''r'' hareketi yokmuş. eğer atatürk ''r'' yapan biri olsa başta musul ve kerkük için bu kadar can çekişmez, hatay için sağlığından olmaz, italya istediği zaman egeyi verir ya da en kötü müzakere eder, balkan antantı ve sadabat paktı olmaz, kapitülasyonlar kalkmaz, bu kadar devrim yapılamaz, kabotaj yayınlanmaz, boğazlar finalde elimize geçmezdi. zaten ''r'' yapan biri kabotajı nasıl yayınlayacak? biz kabotajı yayınlarken o zaman limanlarda hakkı olan ingiliz ve fransızlarla mı görüştük? ortak mı karar aldık? defacto çat diye yapıştırdık kararı. e vagon-li olayı falan oooov yani o kadar çok yanlışa gidiyoruz ki buradan inanılmaz yani.

    ha ama şu var. ideolojilerine saplanırsanız böyle olur. bu her görüş için böyle. islamcılar için böyle, komünistler için böyle, atatürkçüler için böyle hatta liberaller için dahi bile böyle. yüzde yüz objektiflik zaten imkansız ama biraz kafayı açmak lazım. objektifim adı altında itibarsızlaştırma yapmak da iyi değildir. yani objektiflik herkesi övmek ya da herkese saplamak da değildir. her şeyi yeri ve zamanına göre değerlendirip zaman içerisindeki artılarını ve eksilerini tartmaktır. bunun için de yarım yamalak değil adam akıllı oturup okumak meseleyi sadece siyasi ve tarihi bağlamından çıkarıp birçok yerden incelemek gereklidir. yani sosyolojiye bakacaksınız, dönem konjonktürüne bakacaksınız hatta coğrafyaya iklime bile bakacaksınız anasını satayım. yok öyle şu şöyle oldu bu da böyle oldu öyle olunca da hede hödö oldu demek. sosyal bilim öyle yapılmaz arkadaşlar. bu yöntem çalışmaz.

    eh işte ondan sonra da taş devrinde kalırsınız ya da bazı kendini aşırı modern zanneden atatürkçüler gibi ''napmış adam ya ülkeyi kurtarmış ülkeyiiii anlıyon mu?'' sığlığında cevaplar verirsiniz.

    edit: ha gelelim ulus yaratma meselesine. o arada kaynadı. evet ulus yaratacağım derken dönemin hızıyla beraber zorlu kararlar verilmiş ve bu zorlu kararlar hala tartışılır halde kalmıştır, orası doğru çünkü dönem öyle bir dönem ama bence o dönemde atatürk'ün yaptıkları yine yumuşak geçişlidir. dersim mevzusu ise sadece basit bir devrim karşıtlığından gelmiyor ve ben şu kesin haklıdır öbürü de kesin haksızdır demiyorum orayı karıştırmayalım.

    bence mevzu bugün neler yapacağımız? o gün ulus yaratabilmek için baskıcı kararlar alındı ve bu ulus bazı kısımlarından yaralı dahil bile olsa çoğunlukla yaratıldı. yani ''yok yaratılmadı öyle bir ulus yok, biz bundan beriyiz demek bu gerçeği değiştirmiyor. evet belki %10 kısım bundan beri olabilir ama ülkenin %90'ı bundan beri değil. hani bardağın yarısı dolu yarısı boş olsa diyeceğim ki hadi bardak boş mu dolu mu tartışalım lakin bardağın %90'ı doluyken, %10'a bakıp bu tartışmayı yapmak bana mantıksız geliyor.

    yoksa burada anlatılması gereken hikaye başka. tarihçi olunca genele bakmak gibi bir huy geliyor insana. bazen detaylarda aşırı boğuluyoruz. dönemin gayr-ı müslim tebaasına osmanlı ne hak verirse versin isyan ettiler çünkü mevzu hak hukuk mevzusu değildi. aynı şekilde müslüman araplara osmanlı ne yaptıysa olmadı. bu şu an ayrılıkçı pkk'lılar için de böyle. atatürk laik devrim yaptı, şeyh said kürt islam devleti için harekete geçti. atatürk ulus devrimi yaptı akabinde başka isyan doğdu. atatürk hiçbir şey yapmasaydı yine olacaktı çünkü mevzu bu değil. şimdi gidip pkk'ya (kürtlere demedim dikkat edin) istediği her şeyi versek yani anayasayı komple ulus mantığından çıkarsak, üniter yapıyı çökertsek, özerk hatta federatif yapı versek, bütün iç işleyişi ve kanunları kendi federal bölgesine bıraksak, polis teşkilatı kurdursak hatta yarı askeri oluşumlara izin versek pkk kendini feshedecek mi? hayır. bütün problemler bitecek mi? yine hayır. bu sefer de bağımsız kürdistan diyecekler. ha ben demiyorum ki hiçbir şey yapmayın ezin kafalarını. siz yine ne hak verecekseniz verin ama tarihin de bize işaret ettiği bir şey var. onu da gözden kaçırmayın. her şeyi de kendinize zırh gibi kullanıp siyaset yapacağım diye bahanelerin arkasına da saklanmayın.

    bu ülkede sadece güneydoğu ve doğu anadolunun belli kesimlerinde ''bağımsız kürdistan kurulsun mu?'' diye bir referandum yapılsa ve sonuç hayır kurulmasın, bize iyi davranın kültürümüzü yaşamamıza izin verin diye karar çıksa bile ben pkk'nın ''ee kürtler kararını verdi. demek ki biz haksızmışız. o zaman bütün her şeyimizi feshediyoruz. artık pkk bitti.'' diyeceğini sanmıyorum. gerçi bu da nasıl bir referandummuş arkadaş? şunu yapmak deveye hendek atlatmaktan daha zor ama neyse mantığı anladınız.
  • sol frame'de görünce nabzım yükseldi.
  • tam bağımsızlık, ancak mali bağımsızlık ile mümkündür. bir devletin maliyesi bağımsızlıktan mahrum olunca, o devletin bütün hayatî kuruluşlarında bağımsızlık felce uğramıştır.

    gazi mustafa kemal atatürk
  • çok babalıları geçmişte ve günümüzde kudurtan, gelecekte de kudurtmaya devam edecek yüce lider.
  • pkklı ve fetöcü orospu çocuklarının sevmediği kişi. türkiye cumhuriyetinin kurucusu. saltanatı sikip atan şahış. halifeyi ait olduğu yere, ingilize dehleyen lider.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap