55429 entry daha
  • nasıl da kayıtsız gülüyorsun hayata,
    öldüğünden haberi yok fotoğrafların.
    murathan mungan
  • ne zaman elime bir kalem alsam
    geçmişi seninle yeniden yaşıyoruz.

    ne zaman elime bir kitap alsam
    hep seni okuyorum inanır mısın
    istiyorum seni anlatmalı bütün romanlar
    sevilen kadın hep sen olmalısın.
  • senin gönlün daima meşhur ve musahhardır, mâzursun..
    sen, gamın ne olduğunu aslâ bilmedin, mâzursun..
    ben, sensiz bin gece kan yuttum; sen, bir gece sensiz kalmadın, mâzursun..

    ahmed gazzalî
  • içkiye benzer bir şey var bu havalarda
    kötü ediyor insanı, kötü...
    hele bir hasretlik oldu mu serde;
    sevdiğin başka yerde,
    sen başka yerde.
    dertli ediyor insanı, dertli.

    içkiye benzer bir şey var bu havalarda,
    sarhoş ediyor insanı, sarhoş…
  • yürüyorum, hep aynı karanlıkta ufuksuz
    sükunetin himayesinde, çaresiz ve yolsuz
    gece ne vakit koynuna alsa beni, düşüyorum
    atlası dağılmış gönül dünyamla, üşüyorum
    öksüz parkların bankı nem tutmuş ayazdan
    in cin herkes uykuda, kaldık ben ve yaradan
    inliyor solum, hatıraların tuz bastığı yaradan
    eyvah, eyvah! kimsesizlerin kimsesi neredesin
    hani boşluğu devirip evreni kül eden tek nefesin
    görünmez miyim, öyleyse söyle görünür nerededir
    iliklerimi dağlayan acının betimi hangi sözdedir
  • “ibrahim, kırılmak puttan eskidir, bilmiyorsun.
    bilmiyorsun yakmayınca ateş seni
    burada yangınlar ne turuncu ne zebercet ne ahu figân
    gök yarıklarından yağmur taşıyor gözlerime
    boşluk ve devletle hüzün yetiştiriyorum
    ayağımı bir suya takılı halde gülenler beni
    bilmiyor oysa
    şurama dayanıyorum ibrahim, bütün kemiğimle bıçağa

    bir uzağın sırtı gibiyim yakışmıyorum dünyanın hiçbir penceresine.
    ben değilim nergislerle beklenen.
    değilim morsüsen, çatkapı bir otobüs sevinci.
    beni bıçağına ısmarla ibrahim, elinden hiçbir şeyin gelmediğiyim.
    yolda belki allah bulurum, yolda belki cehennem
    beni üzülmüş bir çocuğun kalbine ısmarla ibrahim
    baltanın suçu yok,
    sevmek puttan eskidir, bilmiyorsun.

    şu belimin kırılmışlığını öldür,
    hem gül hem gürz taşıyorum içimde, bilmiyorsun.
    dargınım sabahlarına dünyanın, sokaklarına kızgınım, ağaçlarına küs.
    yaşamak da bazen intihardır ibrahim, yaşamak da küfür..
    uyanmakla edilen hata iyi şeylerden bahsetmekle devam ediyor
    yemyeşil kör oluyorum, yemyeşil kör ediyor burada devlet
    beni güzelt, beni horgör, beni parçala
    suyla söndürülmüyor yangın.”
  • sevgilerde

    sevgileri yarınlara bıraktınız
    çekingen, tutuk, saygılı.
    bütün yakınlarınız
    sizi yanlış tanıdı.

    bitmeyen işler yüzünden
    (siz böyle olsun istemezdiniz)
    bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
    kalbinizi dolduran duygular
    kalbinizde kaldı.

    siz geniş zamanlar umuyordunuz
    çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
    yılların telâşlarda bu kadar çabuk
    geçeceği aklınıza gelmezdi.

    gizli bahçenizde
    açan çiçekler vardı,
    gecelerde ve yalnız.
    vermeye az buldunuz
    yahut vaktiniz olmadı

    (bkz: behçet necatigil)
  • "aklım fikrim sende.
    senin gelişinde
    seni ne zaman göreceğimde,
    seni nasıl göreceğimde.
    seni görür görmez ne diyeceğimde."

    nazım hikmet
  • bir lodos zehirlenmesidir bu
    ılık tatlı esişi ile bizi yanıltan
    tüten bacamızı söndürüp
    nefes nefes hayatımızı söküp alan

    belki yüzümüzde anlamsız bir tebessüm belirecek
    bir tebessüm ki zaten mutluydu hayatında dedirtecek
    oysa ninnilerle dolu uğultusu ile
    bizi kendi cehennemize gönderecek
    bir lodos zehirlenmesidir, uyanmamızı gerektirecek

    uzak değil o cehennem, parmaklarımızın ucunda
    usul usul adım adım işlediğimiz
    hayalden saraylarımızın bahçesinde yetiştirdiğimiz
    gerçeğin huzurundansa hayalin efsununu yeğlediğimiz.

    çınarların köklerini sarsan lodos
    yuvalardaki yavrulara da mı yok merhamet?
    tatlı ılık havanda dondurdun aklı ve vicdanı
    işte yanıp kül oluyor vefa ocağında sadakat

    bu bir lodos zehirlenmesidir
    bildiğini yakarak muammayı bekleyenleri
    gerçeklikten ayıracak
    bir müddet arafta gezdirdikten sonra
    etini kemiğinden sıyıracak
    28.04.2024

    onuncu köylü
  • dört yanım puşt zulası
    dost yüzlü, dost gülücüklü
    cigaramdan yanar
    alnım alnımı öperler
    suskun hayın ciyansı
    en leylim gecede ölesim tutmuş,
    etme gel, nolur gel
    ay karanlık…

    (bkz: maviye çalar gözlerin)
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap