• casablanca filminda artistik bi ozdeyis daha da budur.Aha burasi sana bakiyo cocuk gibi acaib bi laftir.inanin ne manaya geldigini ben de anlayamadim, amerikalilara sordum "onlarda bizde anlamadik" dediler.
    ince bisi var da biz mi kapamadik onu anlayamadim, yani biyer bi cocuga nasi bakar neye gore bilemiyorum.
  • türkçe seslendirmesinde "onun gözü sende evlat" şeklinde çevrilmiş ve filme sürreal bir boyut katılmıştır.
  • açıklayalım. kadeh kaldırmada yer bulan "here's to" kalıbı (tost veya toast diyo gavur, ama öyle sucuklu ya da eski kaşarlı değil) ile ingrid bergman'a bakarken alınan hazzın potada eritilmiş halidir. bogart'ın elinde o vakit içki vardır, zaten gece gündüz demeden şişenin dibini gördüğünden "to" bağlacını unutmuştur. yani "here's to looking at you kid" olmalıdır. o an ilsa da anlamaz bu ayyaşın dediğini, ama almanlar cepheye omuz koyarken kim çıkıp da dilbilimsel ayarlara girecektir...

    not: michael curtiz'in bacanağından bir sohbet esnasında edindiğim bilgidir.
  • casablanca filminin en akılda kalan cümlesi. senaryosunun hiçbir versiyonunda yazılı değilmiş.

    aljean harmetz "the making of casablanca: bogart, bergman, and world war 2" adlı kitabının 187. sayfasında (hyperion books, paperback – 23 ekim 2002), "acaba bu söz bogart'a mı ait" diye sorduktan sonra şunları bildirmektedir: çekimler arası uzun beklemeler esnasında kuaförü ve ingilizce koçu ingrid bergman'a poker öğretirlermiş. saç tokalarının çip olarak kullanıldığı bu oyunları humphrey bogart'da ara sıra seyreder ve bergman'ın anlayamayacağı amerikan poker ağızlarıyla araya girermiş.

    eski bir poker üstadından öğrendiğime göre, elini vale, kız, papaz gibi suratlarla açıyorsan "here's looking at you" dermişsin, "hepsi sana bakıyor, kaybettin" anlamında.

    artık bu aralarında bir şaka mıydı, yoksa bir tür flört müydü, kitap hikayenin sonrasını yazmıyor, ancak iki başrol oyuncusu bir espriyi sevdiyse bunun filme girmesi zor olmasa gerek.
  • - sana bakmanın şerefine...

    (ayrıca otisabinin entrysini okuyunca 10 yıl içinde kişisel gelişimin nasıl amına konur öğrenmiş oluyoruz)
  • dusundum tasindim az sonra ucaga binip hayatimi idame ettirecegim sevdicegimin cenesini tutup birisi bu lafi soylese o ucaga binerken rahat olamazdim."herif son saniyede kilcigi atmis olmaya hatuna" diye icim icimi yerdi, evlilikten randiman alamaz alkolik olurdum.
    ne demek lan sen kimsin benim nikahli karima hiriz lukin et yu falan diyosun? it sipasi ya. aradan cekileceksen delikanli ol, direk aradan cekil, oyle cene oksamalar, alengirli laf soylemeler olmaz, yakismaz, rengini tadini kacirir.
  • güzel bir the gaslight anthem şarkısı.

    you can tell gayle, if she calls,
    that i'm famous now for all of these rock and roll songs.
    and even if that's a lie, she should've given me a try.
    when we were kids on the field of the first day of school.
    i would've been her fool.
    and i would've sang out your name in those old high school halls.
    you tell that to gayle, if she calls.

    and you can tell jane, if she writes,
    that i'm drunk off all these stars and all these crazy hollywood nights.
    and that's a total deceit, but she should've married me.
    and tell her i spent every night of my youth on the floor,
    bleeding out from all these wounds.
    i would've gotten her a ride out of that town she despised.
    you tell that to janey, if she writes.

    but boys will be boys and girls have those eyes
    that will cut you to ribbons sometimes.
    and all you can do is just wait by the moon
    and bleed if it's what she says you oughta do.

    you remind anna, if she asks why,
    that a thief stole my heart while she was making up her mind.
    i heard she lives in brooklyn with the cool,
    goes crazy over that new york scene on 7th avenue.
    but i used to wait at the diner, a million nights without her,
    praying she won't cancel again tonight.
    and the waiter served my coffee with a consolation sigh.
    you remind anna, if she asks why.
    tell her it's all rigtht.

    you know it's hard to tell you this.
    oh it's hard to tell you this.
    here's looking at you, kid.
  • tahminimce en dogru cevirisi "gözlerine!" (serefe) olmali.

    here's to: said when asking a group of people to hold up their glasses and then drink as an expression of good wishes to someone or hope for the success of something:

    ornek: here's to the happy couple!
  • derleki casablanca nin script writer i turkmus ve hakkaten vasat ingilizceye sahipmis
    hatta cekimler sirasinda aktorler defalarca itirazs etmisler bu ve bunun gibi sahnelerde

    fakat bu ingilizcenin filme ayri bir hava kattigi kesindir, tartisilmaz, kabul edilir.
  • tam ayyaş, sünepe, bir boka cesaret edemeyen adam lafı, cevap olarak da anca bakıp bakıp içersin tabii, denmeli. peh...
hesabın var mı? giriş yap