• -1- otur sıfır !
    -2- ...
    -1- otur dedim, sıfır !
    -2- ...
    -1- otuuuuuur ! sıfır !
    -2- hev hev...
    -3- allam ya, köpeğe sıfır ismi koymak ne denli bir zeka ürünüdür?
    -4- valla haklısın, ama merak etme, sözlüğe yazarlar bunu; olur...
    -3- uzay eriği...
    -4- hı hı...
  • ogretmen:- hakan tahtaya kalk!
    cocuk:- akşam elektrikler kesikti calışamadım öğretmenim.
    o- evladım sözlü yapmıcam ki. tahtayı sil diyecektim.
    c- haa öyle desene. elektrikler de cayır cayır yanıyodu zaten.
    arada sırada voltaj gidip geliyodu ama ders calışsan calışırdın yani.
    o- bak sen! pek de açık sözlüymüşsün.
    c- o da bi'şey mi. annem "oğlum ders çalışsana!" dedi. ben de "calışmam" dedim.
    bu nasıl?
    o- otur sıfır!
    c- oturdum sıfır.

    (bkz: #3783205)
  • sözlüde hiç bir şey bilmeyen öğrenciye öğretmeninin haykırışı.
    kıl öğretmen nidası
  • son kadehe sığdırılmış yığınla duyguyu, bir parmakla söküp atamazsın midenden. lavaboya kapanmış, öylece kaldığın onbeş dakika boyunca, midenden gelen o karmakarışık sıvıların hiçbirinde bulamazsın o kadını. ne kadar kusarsan kus, uğruna içtiğin kadehleri, hacmen %5'lik sıvılardan arındırıp kendini, hacmen %100'lük sıkıntı yaratır içinde. ülserine bir isim koysan onun adını verebilirsin rahatça. soldan sağa, yirmi dokuz harften birkaçını dizip yanyana, sade bir törenle kutlarsın içinde kalışını.
    on iki saatte bir aldığın, ülser hapların geçirmez hastalığı. aşk doktorları varsa dünyada, bu hastalıktan başka bir şey olmamalı. tıbbın çaresiz kalıp, allahtan ümit kesilmediği noktadasındır; ama yeşilçam filmlerindeki, sinematografiden uzak planlar gibi değildir hayatın ve ümit çoktan kesilmiştir, belgenin ibrazını beklemektesindir.

    kırk gün kırk gece, telli duvaklı acılarınla yattığın yatağında, kan dolaşımın durmuş halde uyanmayı umut edersin. aranızdaki mesafenin kısalması için dua edersin o kırk gece; ama matematik seninle aynı fikirde olmadığından mesafeleri kısaltamazsın. her seferinde yolu yarılarsın onunla kalır. bir bütünü ikiye bölerek sıfıra ulaşamazsın.

    dört işlemle arandaki havuz problemlerini çözememen senin suçun. iki nokta arasındaki mesafeyi çözememenden kaynaklı hepsi. altı üstü basit işlemler; a noktsından b noktasına ışık hızıyla meyleden bir kalbin, varış süresini hesaplamak yapman gereken yegane şey. bunu da hesaplayamıyorsan, otur sıfır!
  • gerçekten deftere işlendiği ve bütünlemeye* kalmaya sebebiyet verdiği de yaşanmış bir tecrübedir. ancak söz konusu sözlünün sorusu tek bir logaritma sorusudur. hemen bir kenara kaydedilerek bütünlemeye hazırlanırken ders alınan matematik öğretmenine iletilen sorunun cevabı olmadığı keşfedilmiştir. belli ki soru o an işkembeden atılmıştır* ve böylece o tek ve yanlış soru ile bütünlemeye kalınmıştır*. *
  • gunumuzde sifir notu ancak kopya ceken ya da mazeretsiz sinava girmeyen ogrenciye verilmekte oldugundan, ogretmenlerin sozlu notu olarak sifir vermeleri pek mumkun gorunmemektedir. (bkz: otur bir)
  • mevzular - açık mikrofon'un 10. bölümünde muharrem ince'nin katılımcılardan birine utanıp sıkılmadan söylediği söz.

    o katılımcının yerinde olsam yapacağım şey çok açıktı aslında.

    "muharrem bey, benimle bu üslupla konuşamazsınız, haddinizi bilin. siz benden bu hadsizliğiniz için özür dileyene kadar yerime oturmayacağım, ayakta bekleyeceğim. bütün izleyicileri de protestoma katılmaya davet ediyorum."

    şunu dese biri çıkıp ve bir salon dolusu insan susup öylece ayakta beklese... neye uğradığını şaşırırdı sokak kabadayısı kılıklı herif.

    yahu hiç mi edepli konuşmayı öğretmedi ailen sana, be adam?!

    birincisi; sen oradaki kimsenin öğretmeni değilsin, aranızda hiyerarşik bir bağ yok ve emir kipiyle konuşamazsın. terbiyesiz, saygısız!

    ikincisi; zaten öğretmenin öğrencisine karşı böyle saygısız bir üslup takınmaya hakkı yoktur.

    bu protestonun bir dahaki ilk muharrem ince öfke nöbeti sırasında kullanılması gerekiyor. herkes duysun, bilsin, uygulasın lütfen.
  • erol köse'nin çok sevdiği aşağılama cümlesi.
hesabın var mı? giriş yap