• adam ile ilgili şöyle bir efsane var;

    marlboro firması ilk kurulduğunda işleri çok kötü gidiyomuş. şirket iflasın eşiğindeyken bi adam gelmiş, “satışları bir ayda 3 katına çıkarırım ama bunun karşılığında da şirketin yarısına ortak olurum. yok çıkaramazsam ömrümün sonuna kadar fabrikada bedava tütün sararım” demiş.

    marlboro’nun sahipleri zaten çıkmaz sokaktaymış, “bi haftaya kalmaz batıcaz, kaybedicek neyimiz var ki” diyerek kabul etmişler teklifi. adamın bunlardan tek isteği binlerce boş marlboro kutusuymuş. zaten depoda milyonlarcası varmış, talebini karşılamışlar hemen. sonra bizimki bütün paketleri tek tek ezmiş ayağıyla, gece 12’den sonra da hepsini uçaktan bütün amarika’nın üstüne atmış.

    sabah millet uyanınca bi bakmış ki her tarafta boş malbuş kutuları. “yav, bu sigara bu kadar çok içildiğine göre vardır bi hikmeti” diyerek tekel bayilerine akın etmişler. şirket o ay 3 değil 5 katı satış yapmış. taabi bizim adam da şirketin yarısına ortak olmuş. o kişi de philip morris’in ta kendisiymiş.
  • referansı süperdir büyüktür, ama bazen dezavantajı da olabiliyor. philip morris ortalamanın üzerinde maaş veren bir şirkettir ve buna alışan bünye başka şirketlerden alıştığı imkanları isterse üçün birini alabilir.

    ha bir de philip morris eğlenmeyi seven bir şirkettir. zabbahha gader denss denss şeklinde her gün başka bir eğlence olur, zengin şirket vesselam çalışanları için hiçbir masraftan kaçınmaz, sonra kalkıp hiç birşey olmamış gibi 8'de toplantıya girersiniz cin gibi.

    fanus gibi bir yer, orada çalışırken başka dünya yokmuş gibi gelir, hele de yeni mezunsanız ya da sadece orayı görmüşseniz. şöyle bir kafamı uzatıp bakayım derseniz gerçek dünyanın onun kadar güzel olmadığını görürsünüz.

    philip morris'te çalışacaksan ve güzel bir kariyer hedefliyorsan mobil olmak lazımdır. şirket sana şimdi de samsun'a gidiyorsun der, 2 sene sonra izmir'e gidiyorsun der, 3 sene sonra kendini adana'da bulursun. mobiliten açıksa meksika'ya kadar yolu var. dikkat etmek lazım. her bünye kaldıramaz.
  • bu firmanın morris kısmını oluşturan kişi 1855 manisa doğumludur, endülüs'ten kaçıp türkiye'ye yerleşen yahudi bir aileden gelmektedir.
    moris cok fakir bir ailenin çocuğuymuş ve küçük yaşta ciddi bir hastalık geçirmiş. bu hastalıktan şinasi isminde bir doktor sayesinde kurtulduğu için adına moris şinasi demeye baslamislar.
    okuma yazma bilmediği için iş bulmakta zorlanmış ve sonunda bir tütün tüccarının yanında çalışmaya baslamıs. zamanla işinde yükselmiş ve bir süre sonra amerika'ya göç etmiş. manisa'dan getirttiği tütünleri amerika'da pazarlamaya başlamış. otomatik sigara sarma ve paketleme makinasını geliştirip patentini almış.
    daha sonra philip isminde bir arkadasıyla ortak şirket kurmuslar ve böylece philip morris kurulmuş.
    manisa'ya dönemin en ileri teknolojilerinin olduğu bir çocuk hastanesi yaptırmış. 1928 yılında öldüğünde servetinin bir kısmını da buraya bırakmıs. bir de vakıf kurmus bunun için ve hala vakıf sayesinde hastaneye para akışı olmaktaymış.
    acaba o dönemde sigaranın zararları bu kadar bilinmiyor muydu? doğduğu yere hastane yaptıracak kadar duyarlı olmayı başaran moris şinasi bu kadar zararlı olduğunu bilse gene de bugun philip morris diye bir şirket olur muydu?

    edit: şu linke bakın ve yukardaki hikayenin doğru olup olamayacağına siz karar verin:
    http://www.philipmorrisinternational.com/…story.asp
  • pazarlamacılarının altına son model jip veya audi tt tarzı spor arabalar vererek, ceplerine çok iyi para koymak kaydıyla geceleri mekan mekan gezdirten üstüne bunlarda yetmiyormuş gibi aylık 5-6 bin tl maaş veren çalışılası şirket.
  • en buyuk uyu$turucu taciri $ey.
  • marlboro ve daha bilumum sigaraları üreten şirket
  • türkiye ofisi sales and marketing trainee adı altında yeni mezun veya az deneyimli çalışanlar kabul eden şirkettir. 2015 yılında bu pozisyonun sürecine dahil oldum ve son aşamada elendim. bununla birlikte birkaç firmayla daha görüştüğümden kıyaslama fırsatı buldum.

    bahsettiğim pozisyon ve daha birçok pozisyon için ilk aşama mülakatlar (bkz: adecco) isimli danışmanlık fşrması tarafından yürütülüyor. benim girdiğim mülakatlar sırasıyla şu şekildeydi:

    1. başvuru (cv eleme): burada mezun olunan okula göre bir filtreleme yapılıyor. gördüğüm ve duyduğum kadarıyla (bkz: boğaziçi üniversitesi), (bkz: itü), (bkz: odtü), (bkz: bilkent üniversitesi), (bkz: sabancı üniversitesi) ve (bkz: koç üniversitesi) dışındakileri belirttiğim pozisyon için bu aşamada eliyorlar.

    2. online sınavlar: klasik genel yetenek ve ingilizce sınavları yapılıyor.

    3. (bkz: grup mülakatı): bu aşamaya 96 kişi kalmıştı. bunları 6 'şarlı gruplar halinde grup mülakatına alıyorlar ve klasik (bkz: case study) uygulamasına tabi tutuyorlar. buaşamanın sonunda sayıyı 3 'te 1 'ine indiriyorlar.

    4. (bkz: değerlendirme merkezi): bir diğer adıyla (bkz: assessment center). bu aşama kendi içerisinde 3 farklı uygulamadan oluşuyor. toplamda 5 saatlik bir süreçti.
    4.1. yine grup mülakatı yapılıyor ve yine 6 kişisiniz. bizi geniş bir salonun ortasında yuvarlak bir masaya oturttular ve salonun 4 köşesinde 4 farklı yönetici tarasından izlendik.
    4.2. birebir görüşme. burada bizi tek başımıza 2 yöneticiyle bir görüşmeye aldılar. kendini tanıt, şimdiye dek neler yaptın, kariyer planların nedir, bu işi neden istiyosun vs. gibi klasik sorulardan oluşan bir görüşmeydi. benimkisi 50 dk. kadar sürdü.
    4.3. sunum çalışması: teknik olarak (bkz: role playing) de diyorlar. burada bir case study veriyorlar ve buna 50 dk. boyunca hazırlanıyorsunuz. sonra 2 yöneticinin karşısına geçip, verilen case study gereği pozisyonunuz ne ise onu oynuyorsunuz. beklenmedik sorular sorarak tutarlılığınızı, özgüveninizi vs. ölçüyorlar. bu konuda internetten birşeyler okuyarak giderseniz çok zorlanmazsınız.

    5. saha gezisi ve direksiyon mülakatı: bahsettiğim pozisyon gereği yaşanan bir süreç. bir satışçı olacağınız için önce sizi bir saha yöneticisiyle buluşturup yarım günlük geziye çıkarıyorlar. mülakattan ziyade gezme ve muhabbetten oluşuyor. gerilecek hiçbir şey yok bunda. direksiyon sınavı da yine satış pozisyonu gereği yapılıyor.

    6. yöneticiler görüşmesi: burası sıkıntılı işte. ben de burada elendim. 6 tane yöneticiyle görüşmeye alındım. toplam 1,5 saat sürdü ve bu 1,5 saat boyunca %95 beni konuşturdular. ama hiç gergin değildi. aksine çok rahat ve güvenilir hissettiren bir ortam vardı. sıkıntı şu ki bu aşamaya 8 kişi kalıyor ve yarısı eleniyor. söylenene göre birbirine çok yakın adaylar kaldığından çok ufak şeylere takılarak eleme yapıyorlar. bana kalırsa bu 2 aynı düzeydeki adaydan daha yakışıklı veya güzel olanı seçmek dahi olabilir. haksız da değiller bence.

    yukarıda da söylediğim gibi, aynı dönemde başka şirketlerle, başka görüşmeler de yaptım. şu anda, o dönemde görüştüğüm diğer şirketlerden birinde çalışıyorum fakat philip morris onca zorluklara rağmen o uzun süreçte benim ilgilimi en fazla çeken şirket oldu. diğer şirketlerin hiçbiri adayları onlar kadar değerli hissettirmiyordu. şu an çalıştığım şirket dahil.

    önceki entrylerde bu şirketin işe alım tarafının ne kadar sıkıntılı olduğundan bahsedilmiş. haklı olabilirler fakat ben bahsedilen sıkıntıları yaşamadım. aksine ilk görüşmeden sonuncusuna dek en tutarlı, kontrollü ve laf olsun diye değil gerçekten profesyonel süreci bu şirkette yaşadım. bu yüzden şirketi işe alınmamama rağmen bu anlamda eleştirmiyorum.

    özetle günümüz (bkz: iş dünyası) gerçeğinde oynanmaya çalışılan oyunların en iyi şekilde oynandığı ve diğerlerinde eğreti duran, becerilemeyen profesyonelliğin kendilerince becerildiği şirkettir.

    işe alım sürecine dahil olup bunlar dışında sorusu olan varsa, en azından kendim geçtiğim aşamalar hakkında yardımcı olmaya çalışırım. yeşillendirebilirsiniz.
  • 4 yıl 3 aydır benden para kazanamayan firma.
  • yakın bi arkadaşımdan duyduğum kadarıyla türkiye (özellikle izmir) şartlarında çalışılabilecek en iyi yerlerden bi tanesi.. hatta aynı arkadaşın anlattığına göre, philip morris olarak en güzel yerden f1 izlemeye gönderilen bu çalışanlar yarışın pazar günü olmasından ötürü üzerine bi de ekstra mesai ücreti almışlardır.. yani hem canlı canlı f1 izliyceksin hem de üstüne para alacaksın.. daha ne istersin ki?
  • turkiyede tutun isleyen ama isledigi tutunu avrupa ulkesi oldugu icin yunanistandan satın alan kuresellesmenin somurgecilik konusunda tanıtım kolu secilmesi gereken her somurulmeye yatkın ucuncu dunya ulkesi uzerinden hayvan gibi para kazanan sirket.
hesabın var mı? giriş yap