• 2022 jtbc yapimi kdrama. yazarlari arasinda my mister basyazari olan park hae young var. aynen my mister'da oldugu gibi hikaye uc kardesin yasamlari ile birlikte basliyor ve ama farkli olarak tasrada geciyor. merakla bekliyoruz.
  • kim ji won ve son seok koo'yu kadroda görünce konusuna bile bakmadan başladım diziye. henüz 6 bölüm yayınlanmış olmasına rağmen güzel ilerliyor. hatta şimdiden bağlandığımı hissediyorum. aynı şeyi (bkz: be melodramatic) dizisini izlerken de hissetmiştim. absürtlüğün yoğun olduğu çoğu kore yapımına kıyasla gerçekçi karakterlere ve olaylara yer verilmesi beni mutlu etti açıkçası. en basitinden ortada manken gibi gezen tipler yok, milletin elinden paçasından mükemmellik akmıyor, abartının esamesi bile okunmuyor. onun yerine gayet yaşamın içinden, senin benim tanık olduğumuz günlük rutinlere sıkışmış hayatları konu etmişler. güzel bir şey bu. ama ben özellikle mi-jeong ile kendimi çok özdeşleştirdim nedense. iç hesaplaşmaları, çekingen hali ve hayatı sorgulayış biçimi kendimi izliyormuşum gibi bir his uyandırıyor. bakalım... ilerleyen bölümler için heyecanlıyım. tek temennim, dram ve melankoliye gereksizce abanıp, sıçıp batırmamaları. çok yazık ederler.
  • hayatımda izlediğim kendim gibi olan, içe dönük, introvert insanları anlatan en iyi anlatı diyebilirim bu dizi için. başrol kızımızın içsel konuşmaları o kadar güzel ve doğru ki. bu arada erkek kardeşi rolündeki oyuncu müthiş yetenekli onun sahnelerini de zevkle izledim, diyorum nereden hatırlıyorum meğerse the monster filmindeki ağız sulandıran katil oymuş,lee min ki, bir oradaki hale bak bir buraya tamamen zıt kişilikler.
    bakın bunlar sadece bir bölümden alıntılar:
    "sanırım insanlar sadece yalnız olduklarında deli değiller.", "bu yüzden geceleri daha aklım başımda."
    "karakteri-güçü zayıf olan gittikçe şeytanileşir, bu yüzden en şeytanilerin her zaman zayıf noktaları vardır."
    "insanları her zaman korkuluklara benzetirim, gerçekte ne olduklarını bilmezler, sadece olmaları gerektiği gibi davranırlar."
    "diğerleri gibi hayat işte diyerek yaşayıp gidemem,bunu asla yapmayacağım,öldükten sonra nereye gideceğim umurumda değil ,cenneti yaşarken görmek istiyorum."
    hep yapmak istediğimi yapıp sokak lambalarına taş attılar, gece göğü daha iyi görmek için,sokak lambalarını taşlayın demiyorum ,sadece bazen şehirde yaşadığım için gökyüzünü özlüyorum.
    "ben sana tapıyorum."
    çocuğun kızı mimiksiz bir şekilde söylediklerini ağzı açık dinlemesi,beni gülmekten öldürüyor.
  • introvertliğin kitabını yazmış yapım. harika oluşturulmuş karakterler, harika diyaloglar. çok incelikli bir iş. sadece festival filmi sevenlere tavsiye.
  • --- spoiler ---

    "amerika'da insanların intihar ettiği meşhur bir uçurum varmış. oradan atlayıp hayatta kalan insanlarla röportaj yapıyorlardı. hepsi de uçurumun üçte ikisine geldiklerinde kendini öldürmeyi istemene neden olan şey artık önemsiz geliyor demişti."

    --- spoiler ---

    diziyi izlerken kırsal hayat, bay gu ile kızın sahneleri acayip dinginlik veriyor. terapi gibi bazen de gülüyorum. bay gu her ne kadar kaçmış, yenilmiş, arayışta biri gibi gözükse de pişmiş, yüksek bir olgunluğa erişmiş. acaba ben ne zaman rolls royce arabamın anahtarlarını tuvalet dolabında saklama mertebesine ulaşacağım. ahlat ağacında geçen bir replik var. kendimizi çok önemsememizle ilgili. "aslında o kadar da önemli biri olmadığımız ortaya çıktığında, neden üzülüyoruz ki hemen? bunu temel bir aydınlanma alanı olarak ele alabilsek daha iyi olmaz mı?"

    hayat koşuşturmasında kendimizi, çevremizi, eşyaları, parayı aşırı değerli görüyoruz. sıradan bir yaşam için ölümden dönmek gerekmiyor. kibirlerimiz, hırslarımız yüzünden bu dünyaya yaşamak için geldiğimizi unutuyoruz. değersiz şeyleri sırtımızda taşıyıp duruyoruz. bay gu yükünü atanlardan biri.
  • kore dizilerine çok önyargılı olmama rağmen konusuyla epey ilgimi çekmiş olan dizi. listeme ekledim, izleyince editlerim.

    edit: vauv vauv vauv. mi-jeong'un bu kadar ben olması çok enteresan. kendimi herhangi bir dizi karakteriyle bu kadar özdeşleştireceğimi hiç düşünmemiştim. karakterler çok başarılı. hepsinde kendinden bir parça buluyorsun. kesinlikle herkese tavsiye edeceğim bir dizi olmuş, süper.
  • zaten depresif olan ruh halimin içine etmiş dizi. asosyal ve insanlara rahammülü olmayanların izlemesini şiddetle tavsiye ediyorum. mi yeong karakterinin hayallerindeki sevgilisiyle kafede oturması ve bununla mutlu olması o kadar benlik ki. aslında gu'ya değil hayallerindeki adama aşık bence. izleyenlerin filozof olacağı dizi.
  • dizi çok depresif ama saçma bir şekilde sarıyor , ıssız adam falan da var bir de aç karnına izlemeyin sürekli tıkınıyorlar
    edit: diyaloglar çok iyi
    iyi ki izledim :)

    --- spoiler ---

    "üşütmem" :)
    --- spoiler ---
  • güzel bir dizi. genelde depresif denmiş ama bana depresif gelmedi, gerçekçi ve hatta eğlenceliydi bile. o aile ortamını, sofrada hızlı hızlı bir şeyler yemeleri ve imece usulü evin işlerini kotarmalarını gülümseterek izletti. iş yerindeki mobbing'ler, kadın erkek ilişkileri, genel insan ilişkileri ve geçinme çabaları, kendimizle başbaşa kaldığımızda yaşadığımız yüzleşmeler, iç monologlar, yaralandığımızda içe dönmek ve izolasyon ihtiyacı duymak, işten eve dönüş yolunda daldıkları düşünceler, ebeveyn çocuk ilişkileri, oğlunu asla desteklemezken el oğlunu destekleyen zira oğlunda kendi zayıf taraflarını gören baba, hayatını çocuklarına adamış ve artık "memnuniyet hissi"ni unuttuğu için sadece söylenen anne; o kadar herkesin kendisinden parçalar bulabileceği sımsıcak bir diziydi ki bitmesin istedim. hele o ailenin en küçük kızının "insan ilişkileri çok efor gerektiriyor, bu kadar eforu neden harcamalıyım?" minvalli iç sesleri aah ah diyorum.

    çok güzeldi. kore dizilerini sevsem de bir kere izleyip bitirdiğimi genelde sonradan hatırlamam, kof soap operalar birçoğu. fakat bu dizi bazı bölümlerini "baştan izlerim" dediğim nadir kore dizilerinden oldu. aşk namına başarılı bir kurgusu yoktu, aşk teması bence diziye dair sönük bir detay fakat insanın yolculuğu adına derin, anlamlı ve ufuk açıcıydı. tavsiye edilir.
  • şimdiden 2022'nin en iyi kore dizisi olarak ilan ettiğim yapım. karakterler depresif olmalarına rağmen hepsi ömür boyu bitmeyecek bir özgürleşme yolculuğunda aktif adımlar atıyordu, ağırlıklarından kurtulmaya çalışıyorlardı. bu yüzden bana içeriği depresif gelmedi. sakinleştiriciydi. beni varoluş üzerine sık sık düşündürdü. temposunu başta fazla yavaş bulmuştum ama özellikle ikinci yarısında hikaye epey ivme kazandı ve tatmin edici bir finalle bitti.

    ost'lerine de bayıldım. jenerikteki şarkı çok hoştu, ilk 12 bölümde sadece enstrümental kısmı kullanılmıştı. son 4 bölümde tam da hikayeyle uyumlu bir şekilde sözlü kısımlar eklendi.

    bu arada gu'yu canlandıran oyuncu son suk-ku'nun dizi öncesinde 300k civarı instagram takipçisi varmış. an itibariyle 977k takipçisi var.
hesabın var mı? giriş yap